GÜNLÜKLER  -42-

GÜNLÜKLER  -42-

Beşinci Mektup;

Beşinci Mektup okunmaya başlamadan önce ilk dört mektubu düşünüyorum. Birinci Mektup anlatıcı yazarın dört beş yaşlarıyla başlıyor. Bu yaş kendini bilme yaşlarına denk geliyor diye düşünürsem, yüzyıllarla birleştirmeye çalışıyorum. Kadının 4.yy ve 5.yy’da (Mimesis’i Okumaya Başlarken s.33) Ammianus Marcellinus’un aşırı otoriter ve dünyevi zevklere (tensel aşka) fazla düşkün olduğu yazıyordu. Bununla birleştirme yaparsam kadının 4.yy ile 5.yy’daki varlığını kabul edildiği dönemler olduğunu anımsatıyor bana.

Ayrıca anlatının/kitabın okuduğum Bir Özet Denemesi ile paralel gittiğini bile abartalı söyleyebilirim. Ne yapayım öznel düşüncem bu.

Çok sevdim. Ama ara vermem gerekiyor. Alef öyküsünü okumak istiyorum, sonra tekrar dördüncü mektubu okumayı istiyorum.

Bugün yazarın kitabının kargo ile gelmesini bekliyorum. Heyecan verici. İlk başta yazara imrendiğimi yazmıştım zaten. Sezgilerime güvenmem gerektiğine bir kez daha anladım.

*

Alef;

Çok çabuk bitti, şaşırdım. Öykü kısa değil oysa. İçine alıyor sanki Alef’i görmek istiyorum. Alef, İbranice alfabesinin ilk harfi, say işareti olarak birin karşılığıymış.

Beatriz 1929’da ölüyor. Yazar ‘hüzünlü ve umarsız aşk yıldönümleri’nde Beatriz’in yaşadığı eve Carlos’u (Şair) ziyarete gidiyor.

Çağdaş insanı betimliyor Carlos. S.179 ““En gizli, en kutsal hücresine, sözgelimi şatosunun kulesine bile kapanmış olsa da, gene de donanmıştır; telefonlarla, telgraflarla, gramofonlarla, radyolarla, sinema perdeleriyle, göstericilerle, sözcüklerle, tarifelerle, el kitaplarıyla, bültenlerle…” Böylesine donanmış bir adam için sahici bir yolculuğun artık gereksiz olacağını belirtti.”

En çok beğendiğim bir dize, “Giriştiğim voyage* işte… autour de ma cahmbre*.” (*yolculuk, **odamın çevresinde)

Carlos Alef’i görmüş. Alef’i Borges’ de gösteriyor. “Ve Alef’in evrendeki bütün öteki noktaları içeren bir nokta olduğunu açıkladı.”s.186

Alef anlatılamaz, okunur.

Dilin sınırlılığının yani sıra görebildiklerimiz de sınırlı olduğu için simgeler kullanmak zorunda kalıyoruz.

Ben de simgelere sığınmıştım.  Görsel olduğu kadar sözel de. Mavi deniz, mavi gökyüzü ve güneş sarı. Dalgaların üzerinde uyuyakalırdım.

Bütün korkuları alır mı, korkutur mu  Alef’i tanımak?

s.192 “Artık yeryüzünde hiçbir şeyin beni şaşırtmayacağından korktum; gördüklerimden hiçbir zaman kurtulamayacağımdan korktum. Neyse ki birkaç uykusuz geceden sonra, unutkanlık bir kez daha imdadıma yetişti.”

Uyuyabilecek miyim?

*

Beşinci Mektup yeni başlıyor.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*