Neden Yazıyorum?

Ressam olacak bir çocuktum. Doğayı çizmeyi severdim. Ağaçları, çiçekleri, hayvanları… Sayfalarımda mutlaka olan kelebekleri severdim de çizerdim. Okuduğum kitaplar başka dünyalara olan merakımı artırırdı. Öyle çok arkadaşım oldu ki hepsini kitapların kapağı altında gizlerdim. Hayal dünyam benim büyüklüğüm kadar oldu hep. Yalan söylememeyi öğrendim ya, bu yüzden günlükler dışında yazmaya çok sonra başladım. Gözlerimi kapatıp çocuklar için yarattığım kahramanlarıma hayat verdim. Küçük Kelebek ilk kitabım, hiç görmediğim küçük kırmızı kelebeği yazdım. Çizgi Çocuk, ben çizmedim; tanımadığım bir çocuğun resim defterinde gördüm ve kaleme aldığım. Salkımsöğütteki Orkestra’da, salkımsöğüt ağacının yaprakları arasında olduklarını bildiğim, seslerini duyduğum ama göremediğim ağustos böceklerini yazdım. Dinlediğim hikayelerdi Yaramazlık Başa Bela. Bir düştü Küçük Peri Sis. Sonra çocuklara günlükler yazdırırken ben de onlarla birlikte günlük tutmaya başladım. Bir baktım ki gerçeklerden de bir başka dünya mümkün. Çocukların her biri ayrı bir dünya. Günlüklerimde onlar hem vardı hem de yoktu. Masal gibiydi. Bir vardı bir yoktu. Düş gibiydi. Düşler yazdım çocukları ortak ettim düşlere. Hayal kuran biri oldum, yazdım. Hayal kurabildiğim kadar, yazdım. En çok sevdiğim kitabım Barışa Yolculuk oldu. Bir başka dünya için doğanın bizimle kalması gerektiğini biliyorum ya çocuklar da çocukluk da öyle. Bu yüzden doğa için, çocuklar için, hayvanlar için yazmaya çalışıyorum. Dünyada olmazsa olmazlar arasında.

Bir Yuka Hikayesi yetişkinler için yazdığım ilk kitap. Ne kadar zormuş özgür olmak. Bunu öğrendim.

Günlükler, anılar, mektuplar ilgimi çeken konular oldu. Herkes günlük tutuyor olmalı, herkes anılarını anlatıyor, herkes göndermese de okutmasa da mektup yazıyor. Şimdi merak ediyorum ne yazılır diye. Bir insanı tanımak ve anlamak için önemli olduklarını düşünüyorum. Madem yazarken kurgu yapıyoruz demek ki bir başka dünya dedikleri şey kendimizde keşfedilmeyi bekleyen bir yanımız. Keşfedebilene ne mutlu.