YARATICI OKUMAK YAZMAK 03 Ekim 2024 / Perşembe
Bugün yeni yazarlara ulaştım. Yeni dediğim de bugün yeniden baskıları yapılan eski kitaplar. Birçoğunun yazarları da bugün hayatta değil. Onları da anma zamanı. Roman, öykü, kuramsal yazılar, şiir ve şiir üzerine yazılmış kitaplar. İzlenecek filmler de var. Bunlar hakkında yazmayacağım. Yakın okumalara zaman ayırmak isteyenlerin katılımcı olabilecekleri Feridun Andaç’ın atölyelerinde aradıklarından fazlasını bulabileceklerine inanıyorum.
Bizim Çağ Edebiyat’ın çevrimiçi yaptığı öykü incelemelerinde bu ay Yusuf Atılgan’ın “Evdeki” öyküsü vardı. Kasım ayında Ayla Kutlu’dan bir öykü incelenecek. Bugünkü toplantı iki saati geçti. Çok ama çok etkilendim. Bu etkinliklerde konuştuklarımızı da yazmayacağım. Merak edenler ücretsiz olan bu etkinliklere katılabilir. Bizim Çağ Edebiyat’ı “internet üzerinden yayımlanan dergi- takip ederek ayrıntılara ulaşılabilinir. Aralık ayındaki kitap da belirlendi. Dergide benim de birkaç yazım yer aldı.
Kendimden neler var, diye düşündüm. Hatırladım. Dün yeni bir gençlik romanına başladım. Işık’ın Yolu, Nalan Yılmaz’ın, KeKeMe Yayınlarından çıktı. Yazar ince ince örüyor kurgusunu. Otuz bir sayfa okudum ve devamını merak ediyorum. Okuduğum kadarıyla bir şeyler yazdım. Okudukça yazmayı düşünüyorum. Yeni bir dosya açtım kendime. “Yazı Odam” adını verdim. Okuduklarım ve yazdığım öyküler üzerine, çalakalem yazılarımı bu dosyada toplayacağım. Sonra da bunları kısa yazılara dönüştüreceğim. Az yazmak ama iyi yazmak gerektiği konuşuluyor hep. Okuduğum kitaplar için bunu denemeye çalışacağım.
Kendimden neler var, birini daha anımsadım. Elbette günlükler. Günlüklerimde, günlük hayatı öyküleştirmeyi istiyorum. Her an’ımız öyküdür, yeter ki okumasını bilelim. Yalanlar mı? Hiç de yalan değil bu yalanlar. Birilerinin söyledikleri yalan olur mu? Yaşayanlar günlüğün karakterlerini oluşturur da yalan olur mu? Bugün günlük tutsaydım atölyeleri yazardım ama yazmamam gerekiyor. Yazı Odam’a da yazacak vaktim kalmadı.
Yarın sahile ineceğim. Kumlara sandalyemi koyup ufka bakacağım; denizle gökyüzünün birleştiği yere. Elimde çocuklar için kısaltılmış Moby Dick kitabı olacak. Dalgaların sesini dinleyerek satırları seslendirirken Beyaz Balina’yı ve Ismael’i düşleyeceğim. Çocuklar için ya güzel olmalı. Uyarlayan Bülent O. Doğan, Türkiye İş Bankası, Kültür Yayınları. Yazar Herman Melville. Daha sonra da YKY baskısı olan romanı okuyacağım. Yavaş yavaş…
Yazdığım Bir Yuka Hikâyesi romanımı hiç anmadığımı fark ettim. Kitaplarımı saydığımda o aklıma gelmiyor. Bugün andım. Bipolar bir kadının romanı. Bu kitabım üzerine ne yazabilirim diye düşünüyorum. Yazacak bir şey bulamıyorum.
Az okumaya çalışacağım. Hiç acele etmeden. Ağır ağır… Hızlı hızlı yazmam gerekiyor, düşüncelerimi kaybetmeden kaydetmek istiyorum. Düşüncelerimi kısa zamanda unutacağım, anımsamak için ben de okumak zorunda kalacağım. Bir yazar her yazdığını cümleyi anımsayamaz.
Haberler, haberler, haberler… Gazeteler, televizyon kanallarındaki diziler, filmler… Eylül Görmüş’ün yazarlarla yaptığı söyleşiler Pandora’nın Merakı harika bir program.
Bir an önce okumalara başlamak istiyorum ama… Yavaş yavaş… Ah uyumuş da uyanmış olmalıydım. İnce ince örülmüş öyküleri okumak çok güzel. Metaforlara alışkındım. Şimdilerde açık açık yazabilmeyi istiyorum; alegori olmadan. Deniz fırtına dalgalar; orman ağaç fırtınalar; hayvanlar… Kırmızı Sakallı Topal Karınca ile Filler Sultanı, Yaşar Kemal’den ilk aklıma gelen roman. Orwel’in Hayvan Çiftliği. Uzar gider liste. İlk anımsadığım yurdum ustamızın romanı olduğu için çok mutlu oldum.
Bitti.
Ben bahsedeyim o zaman Bir Yuka Hikayesi kitabindan. Sizi ilk tanidigim kitaptı ve çok etkilenmiştim ordaki yalnızlıktan . Üstelik okuduktan sonra bir Yuka edindim kendime . O da benimle birlikte yaş alıyor,kitabınızı yasatiyor. Yukayla capcanlı bir kitabiniz var bende…
Çok teşekkür ederim canım. İyi ki varsın :))