YAŞAYACAK MI?

YAŞAYACAK MI?

Yaşayacak mı, diye sordum.

“Sayfaların arasında sessizce duruyor. Gözleri kapalı. Dingin ve nefes alışı düzenli.”

Nasıl, diye sordum. Yanıt alamadım.

“Denizin üzerinde, yüzü gökyüzüne çevrili. Küçük dalgalar zamanın ritmini tutuyor. Martılar daireler çizerek uçuyor. Ufukta deniz ile gökyüzü birleşiyor. Denizin nerede bitip gökyüzünün nerede başladığı belli değil. Gökyüzü nerede bitiyor deniz başlıyor? Görüntüler zaman zaman ayrıntılara girerek sürüp gidiyor, tekrar ediyor.”

Şimdi nasıl, diye sordum. Son sorumun üzerinden yeterli zaman geçmişti. Zaman. Gün, hafta, ay… Ne kadar geçti hatırlamıyorum.

Komada, dedi.

Uyanması gerekirdi, dedim.

Uyanmayabilir.

Aramıza dönmeli, ne yapmanız gerekiyorsa yapın,  dedim.

Bu onun istemesine bağlı. İstiyor mu, bilmiyoruz, dedi.

Onunla konuşmam etkili olur mu dersiniz?

Sizi duyabileceğini sanmıyorum.

“Kulaklarında sesler çınlıyordu. Dalgaların sesi, derinlerden gelen anlaşılmaz sesler… Zaman ufkun sonsuzluğuna doğru yol alıyor. Ilık bir meltem yüzünde dolanıyor.”

Lütfen gelin bir şeyler oluyor? dedim.

“Denizin üzerinde dalgalar oluşturan rüzgar gittikçe şiddetini artırıyor. Ufuk şimdi çok yakında görünüyor, dalgaların hemen bittiği yerde başlıyor. Gittikçe dalgalar büyüyor. Nefes alıp verişinde değişiklik başladı. Henüz gerçekleri görebilecek durumda değil, gözleri hala kapalı. Geçmişe ait görüntüler dalgalar yüzüne çarptıkça kısa anların görüntülerini canlandırmasına neden oluyor. Dalgalar yüzünü terk edince yine güneşi, mavi gökyüzünü ve bulutları görüyor. Rüzgar büyük dalgalarla örtüyor üzerini. Sadece geçmiş var, zaman zaman gerçeklerden uzaklaşıyor, bu bir oyun olmalı. Nefes almakta zorlanıyor, kabusa dönüşüyor gördükleri, gözlerini henüz açmadı. Sadece geçmiş ve geçmişi kontrol altına alan korkular var. İstemsiz hareketler yapıyor, bir el var uzanan, bir yüz var gerilen, dudaklarının arasından çıkan anlaşılmaz sesler.”

İyi mi? Hayata dönecek mi, diye soruyorum.

Neler olduğunu bilmediğimiz gibi nelerin olabileceği hakkında da kesin bir bilgimiz yok. Ama hala ümit ediyorum ki gerçeklerle karşılaşabilecek, diyor.

Yani uyanacak, diyorum.

Umarım, diyor.

“Gözlerini açtığını hissediyor. Ona bakan yüzleri seçebiliyor. Hemen hemen hepsi yabancı. Görmeye çalışıyor, sonra görüntüyü kaybediyor. Kaybettiği zamanlarda gözlerinin kapalı olduğunun farkında. Satırlarında dinginlik kayboluyor, zaman zaman korkular yönetiyor satırları. Gittikçe korku yükseliyor, gerilim artıyor. Bunlar oldukça gerçekçi görünüyor. Oysa hala gözleri kapalı. Nefes alışı gerçeklere karşı gösterdiği tepkilerle değişiklik gösteriyor. Korkular zaman zaman kayboluyor ve kısa süreli de olsa dinginlik görülüyor. Gözleri kapalı. Bir dağ havası, hayvanların çıkardığı sesler, kayalıklara çarpan dalgaların sesleri sadece ses olarak ulaşıyor ve görüntüler gözleri açıkken gördüklerinden başka bir  şey değil. Boşluklar satır araları uzun uzun betimlemelerle dolduruluyor.”

Gözlerini açmaya çalışıyor, uyanacak, diyorum.

Evet, uyanacak,  diyor.

“Kalp atışları normale dönüyor. Gözlerini açıyor, ayağa kalkıyor, kalabalığa karışıyor. Çevresinde olanlar yaşanan onca şeyden sonra çok normal ve sıradan geliyor. Ezberlemiş olduğu rutine ve sıradanlığa teslim oluyor.”

Yine komaya girdi, bu doğru mu, diye soruyorum.

Evet öyle ama bu aramıza döndüğünü gösteriyor. Kalp atışları satır aralarında oldukça normal. Gözleri de açık olduğuna göre, diyor.

Bir şeyler yapmalısınız. Gerçeklerin arasında bu şekilde duyarsızca yaşaması nasıl normal olabilir ki?

Sürekli mutlu yaşama sanatının hayata nasıl geçirildiğini anlamadınız mı? Bu, gördüklerinin ve söylenenlerin normal ve doğal karşılanma durumu.

Normal mi?

Evet.

Değiştirmek için ne yapabiliriz?

Şiir… İnişlerin çıkışların farkında olması ve yaşamın gerçeklerini görmesi için şiir…

Ben ona okusam…

Kendisi okumalı, kendisinde yaratma cesareti bulmalı. Görülenin altındaki görünmeyenleri fark edebilmeli. Hatta hissetmesi bile yeterli.

Açar güller, solar güller, bir gün gelir yine açar, yine solar güller. Gider gelir, gider gelir…Zaman iniş çıkışlarla ilerler, nefes alıp verir gibi, satırlar sözcükler ve cümleler. Zaman ezber bilmez, değişir dönüşür her şey insanla beraber.

 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*