MEKTUPLAR -28-
Sevgili Lili,
Nar suyu ve portakal suyu, insanı, bu mevsimde salgın olan hastalıklardan korur. Yanına mandalina suyunu da ekle. İçinde bulunan vitaminler…
Ya ben ne anlatıyorum?
İnsan korkunca bilmediklerini bilirmiş. Bilmediğimi sandığım birçok şeyden, nasıl oluyor da korktuğumu düşünürken buldum kendimi. Okuduklarımdan etkilenmiş olmalıyım. İki üç hafta önce okuduklarımla bir olup hortladılar bu dünyaya uzandılar. Zaten bildim bileli, hapishane gibi gördüğüm akıl hastanelerden uzak dururdum. İkisi de aynı. Yakınlarından geçersem bir ses işitmekten, bahçede gezmesine izin verilen birisini görmekten… Yapışıverirdi her biri bana da bağıranı da bahçesinde gezeni de ben olup çıkardım.
Evde iki saat uğraşla iki kocaman tabak nar taneleriyle doldu. Her sabah suyunu çıkarıp birer bardak içmek…
Yine mi?
Çok korkardım Lili. İnsan korktuklarını yaşarmış. Yaşarmış çünkü korkudan donup kalır, çabalamayı bırakır teslim olurmuş. Evrenin çekim yasası değil, kendi kendine yazdığın yasaymış. Bir de bunu senin için anlatılan hikayeleri ekle. Bu yüzden artık herkesi dinlememeye çalışıyorum. Ama bu defa okuduklarım korkularımı hatırlattı. Bir gün sana anlatırım.
Son mektubum sana ulaşmamış. Ama öncekileri okumuşsun. Bugün sana bu kafayla yazarsam mektup değil vasiyetim olur bu. O kadar mı, diyeceksin. Yazma öyleyse. Olur, yazmam.
*
“Duygu, düşünce, davranış” diyordu. Bu nedenle hep duygularımı izledim. Sonra da düşüncelerimi. Düşüncelerimden sonra eylemde bulundum. Oysa bilmiyordu ki benim değil diğerlerinin eylemlerinin toplamıydı duygularım, düşüncelerim. Korkularım eylemsizliğim. O nereden bilsin? Şimdi o da çalıştıkça öğrenmiş midir, bunu hiçbir zaman öğrenemeyeceğim.
*
Her insan, bir defacık da olsa deli olmak korkusunu yaşamıştır. Elbette ben de yaşadım. Sonra da içini karartan ve korkutan şeyleri uzak tutarsın ki bulaşmasın. Kurtulduğunu sanırsın. Dışarıda olmak kendini güvende hissettirir, özgürlük hissi uyandırır. İstediğin saatte kalkıyor olmak bile özgürlüktür. Yürümek de öyle. Ya içerde olsaydın? Aklını kaçırdığında veya özgürce düşündüğünde içeri alınsaydın… İşte insan korkusuyla yüzleşmemek için kaçar. Susar, yürür, etrafı izler. Dışarıda, yabancı dili yeni öğreniyormuş gibi kırık dökük kelimelerle cümle kurar sonra da başını kaldırır gökyüzüne bakar. Özgürdür.
Lili, okuduğum bu kitabın da bende yeri çok ayrı oldu. Öznel yolculuğum ilk okuduğum kitaptan farklı oldu. Yüzleşmek için insanın illa da konuşması yazması gerekmiyormuş, okuyarak da yüzleşirmişsin.
*
Gözlerim buğulanıyor, Emo’yu özledim.
Kitabı aldım elime, okumaya devam ettim. Yok bitirmedim. Yirmi sayfa kaldı. En heyecanlı yeri diye düşünme, ne fark eder ki benim için. Özledim yeniden, düşündüm. Uzun zaman oldu, yaratılan başka dünyaları okumaktan, başka dünyalar yaratmaya zamanım olmadı. En kolay düş, mırıldayan bir kediyle birlikte kurulur. Kelimelerin ve düşüncelerin olmadığı bir dünya. İlk insanın hayatı böyle olmalıydı. Hiçbir şeye isim vermedikleri için de anlatılması kadar korkutması da olanaksız olan bir dünya. İnsan ömrünün kendisi de böyle değil mi?
Kitaba dönmek istemiyorum ama yeni bir kitaba başlamak istiyorum. Bir çocuk kitabı olsa iyi olur, geçenlerde aldım iki çocuk kitabı. Biraz okudum ve neden yazmıyorsun artık, diye sordum kendime. Kitabı kapattım. Okumaya devam edersem ben de çocuk öyküsü kurmaya başlayacağım. Sırası mı şimdi, Emo sana yeter de artar bile. Emo ya da Eme, ne fark eder ki. Bütün sorun içeride olmak, hatta dışarıda olmak bile sorun.
Fotoğrafını çıkarıyorum, simsiyah; bir burun düşünüyor yerine koyuyorum, bir ağız. Bıyıklarını yerleştiriyorum. Bir çift göz bana bakıyor. Burnumu çekiyorum.
*
Lili, çok gerilmişim. Yüzleşme de diyebilirsin buna. Kurgu ile gerçek bir arada. Ama bu gerçek bana ait olan kısmı. Yani bu tam da son yirmi sayfa kala yaşanıyor. Verdiği gerilimin boşalması. Emo’nun olduğu fotoğraflara bakıyorum. Roman bitti ama orada biten bende başlıyor.
İşte böyle Lili. Bugün de zaman hızla geçti. Belki de geçmedi bile. Bundan sonra ne olacağını biliyoruz, aklımızın istediği gibi olacak; istediğimiz gibi düşüneceğiz, istediğimiz gibi yapacağız ve her şey rutinde sağlıkta kalacak. Ya bastırdıklarımız, korkularımız ne olacak? Yüreğimizde taşıdığımız saatli bombanın ne zaman patlayacağını kim bilebilir Lili? Alacağımız hasar, acaba şimdi gördüğümüz hasardan daha mı az olur?
Nar ve portakal suyu iyi gelir mi?
Bana yaz olur mu?
Bir yanıt bırakın