GÜNLÜKLER -23-
Aşk Var mı Aşk?
Kadıköy’deydim. Arkadaşlarımla. Kitaplar, kitaplar ve yazılar. Deniz, martılar, güneş, bulutlar…
Mektuplar için her gece bu son mektup diyorum. Ama bir türlü son bulmuyor. Okuduğum şiirler, mektuplar, günlükler, notlar bana yazma cesareti veriyor. Yazmadan yapamıyorum. Son verince çok özleyeceğim mektupları. Ama her şey gibi onlar da son bulacak. Biliyorum ki herkese hitap etmiyor bu yazılar. Aşk yok çünkü. Aşkın iyileştirici gücünü, verdiği deli cesaretini herkes deneyimleyemez. İnanılmayan nasıl gerçek olabilir ki?
Arkadaşım doğal olarak sordu. Aşk var mı? Düşündüm. Bana yazma cesareti veren dostlarıma teşekkür ederim. Hepsi de sanatın dostları. Benim dostlarım. Onları kitaplarla okuduklarım, okuyacaklarım, yazdıklarım, yazmak istediklerimle…
Bulutlara bir çift göz görmesi için, bir ağız konuşması için, kulaklar işitmesi için yerleştiriyorum. Elleri, ayakları henüz çizilmedi. Kediye bakarken yüzüne yerleştirdiğim gibi. Bir kedi var siyah, görünmüyor yüzü ya. Ona yaptığım gibi yani.
Aşk var mı aşk? Tavşanın havuç suyunu eczanede bulmak için çabalaması gibi. Havuç suyu var mı havuç suyu? Ben de portakal suyu arıyordum.
Aşk?.. Herkesin yaşamak için mücadele ettiği bir coğrafyada elbette yok, demek hayal kırıklığı yaratmaz mı?
Dün akşam güzel bir haber aldım. Bir Yuka Hikayesi, Bipolar Yaşam Derneği sayfasında önerilen kitaplar arasında yer alacak. Umut ediyorum ki, herkes için umut olur. Bir yaşam bir başka yaşam için umut olmuyorsa, yaşamanın ne anlamı var?
Aşk?.. Mektuplar daha ne kadar sürecek? Sanırım son aşk romanının yazıldığını duyduğumda, okuduğumda. Henüz bu kitabın yazıldığını ne duydum, ne de okudum.
Yine kitaplıktan topladım, masama yığdım aşk mektuplarını, günlüklerini, romanlarını, şiirlerini…
Son ağaç kesilinceye kadar…
Sanatla, umutla, aşkla, cesaretle, sevgiyle…
Bir yanıt bırakın