KİTAPLAR SAYFALAR HİKÂYELER – 31 Mayıs 2024 / Cuma
Bir yandan unuturken, diğer yandan anımsıyorum. Unuttuğum ben, anımsadığım okuduğum kitaplar ve hayallerim…
Yüzüklerin Efendisi’ni okurken şaşırıyorum. Nasıl bir dil, nasıl bir betimleme. Yaşar Kemal de dahil. Dili ne kadar da ustaca işliyorlar. Böyle kitapları sevmemin nedeni, bu kitaplarla büyümemden mi kaynaklanıyor. Çocukluk ve gençlik yıllarımda bu dilin tadını almamdan mı? Arıyor muyum? Günümüz kitap ekleriyle artık doymuyorum. Evet eski ekleri arıyorum.
Alberto Manguel’in derlediği Başka Ateşler kitabında, kadın yazarların yazdığı hikâyeler yer alıyor. Bu da unuttuklarım arasındaymış. Anımsamak için elime almam, sayfalarını çevirmem gerek. Bu kitap kütüphanemin neresinde, bir bilebilsem… 1999 baskısını Nadir Kitaptan almıştım. Merakla da okumuştum. Manguel’in kitaplarının tamamı var. Mesleği hanesine “Yazar” yazan yazarların hayallerinde öyle çok karakterler vardır ki. Hatta okudukları kitaplardaki karakterler de eklenince buna… Onların kendilerine ait anıları değersizleşir mi? Sadece yıllar sonra Anı, Günlük olarak kaleme alır yazarlar ve yayımlarken neler düşünürler? Elbette yazdıkları okunduğunda bu soruya yanıt verebilecektir okur.
1990 yılında İstanbul’a geldiğimde bir laboratuvarda hekim olarak çalışmaya başlamıştım. Şefim sık sık teknisyen gibi çalıştığımızdan yakınırdı. Teşhis koymak yeterli değil elbette. Bununla ilgili olarak kaynak kitaplardan, makalelerden, tezlerden okumak, araştırmak ve öğrenmek gerekiyordu. Yabancı doktorların seminerlerine katılmak bir ayrıcalıktı. Herkes katılmazdı. Her biri, bir hastalık üzerinde uzmanlaşmış kişilerdi. Oysa bizden beklene, yaptığımız bütün testler hakkında bilgi sahibi olmamızdı. Büyük çiftliklerin varlıkları, bu testlere ve uzman şefimizin teşhis ve tedavisine borçluydu. Biraz zor bir çalışma yöntemim vardı. Konu ile ilgili bütün kitapları, makaleleri açar hepsini okumak zorunda kalırdım. Sanırım başka türlü öğrenmeyi başaramıyordum. Çocukluğumdan kalma bir alışkanlıktı, eğitimim boyunca böyle çalışmıştım. Yine öyle. Masada birçok kitap ve bilgisayarda birçok sayfa açık.
Bugün bir podcast açtım ve yayımlanmış dört sohbeti dinledim. Çocuk edebiyatı üzerine sohbetlerdi ve çok beğendim. Yıllar önce kütüphanemden çıkardığım çocuk kitaplarını yeniden mi alsam, diye düşündüm. Gelecekte ne yapacaktım bu bilgileri? Şimdiki yetişkin edebiyatındaki yolumu değiştirecek miydim? Peki bu yolculukların gelecekle ilgili bağı var mıydı? Geleceğe dair hiçbir şey düşünmediğimi fark etmemi sağladı. Gelecek hayalim yok. Bu gerçek olabilir miydi? Şimdiki çalışmalarım bana iyi geliyor. Altı aylık planım Feridun Andaç’ın atölyesine katılmak. Bu da seçilirsem olacak. Bunun için de iki ay sürem var. İki güzel yazı yazmalıyım. Öykü ve deneme. Günlüklerime yazdıklarımın arasından, seçtiğim bir konu üzerine ilgili paragrafları cımbızlayacağım.
Bu saatleri çok seviyorum. Saat 04:57. Gül geldi akşam. Kahve içtik birlikte. Onu dinlemeyi seviyorum. İlkokula bir köyde başlamış. Sonra da okula gitmek istememiş. Okumayı yazmayı sökmeden okulu bırakmış. “Babam beni dinlemeseydi de okuldan almasaydı ben de okurdum.” Kitap okuyamıyor olsa da birkaç TV kanalından haberleri izliyor. Dizileri kaçırmıyor gibi bir şey ve her konuda konuşabiliyor. O söylemeseydi, okuyamadığını bilemezdim. Onun için Cin Ali serisini aldım. Bir yılda üç ders yaptık ve her derste verdiğim ödevleri birlikte yapmak zorunda kaldık. Dersini çalışmasını bekledim. Ancak birinci kitabı tamamlayabildi. Serinin diğer kitaplarını ben okudum. Bu kitapların uzun yıllar basılmasının nedenini tekrar anımsadım. Benim de ilk okuma için yazdığım yazılar oldu. Ama derlemeye, düzeltmeye, toparlamaya zamanım olmadı. Yakın arkadaşım da ilkokuldan sonra okulu bırakmış. Öğretmen kulağını öyle çekmiş ki, kulak kıkırdağı kırıkmış. Anımsadıkça kötü oluyordu. Yine de bu hikâyeyi defalarca bana anlattı. Onu seviyorum. Her zaman benim destekçim olmuştur. Birkaç ay önce onu ziyarete gittim. Saatin nasıl geçtiğini anlamadık. Görüşmeye devam ettiğim tek velim. Kaç yıl oldu tanışalı hesaplamayacağım. Oğlu ısrarlarla zorlayarak liseyi bitirdi ve çalışmamaya karar verdi. Gençleri anlamadığım için ne yapılması gerektiği hakkında en ufak bir fikrim yok. Konuşmanın bir faydası olmayacak. Ömür İklim Demir’in öyküleri biraz biraz bana şimdiki gençleri anlamam için bir ışık oluyor. Birkaç cümlesini kendime yakın buluyorum. Kendime cımbızlama… “Hüngür hüngür gülmek…” Aklımda bu kaldı. Aynı şeyi mi düşünüyoruz, emin değilim. “Hüngür hüngür gülmüşlerdi, gözlerinden yaşlar gelerek.” S.75 Genç yazarın dilini çok sevdim. Farklı tarzlara aynı öyküde yer vermesi, merakla devam etmemi sağladı. Olay değil de nasıl anlattığı daha ön planda oldu benim için. İçim çiziklendi.
Bizim kaygılarımızdan, korkularımızdan, kurduğumuz ilişkilerimizden çok farklı onların yaşadıkları. Kendilerini farklı hissediyorlar ve davranışlarıyla farklılaşıyorlar. Dinlenmediklerini düşünüyorlar. Belki, diyorum, sorunumuz aynı. Ben de aynı şeyleri düşünüyorumdur: Geleceği görememek ve umut edememek; aynı dili konuşamamak, anlaşılmamak. Evet şimdi anımsadım: Ben, okumaya ve sonra da yazmaya bu yüzden başlamıştım.
Osman Namdar’ın kaleme aldığı iki bölümü okudum. Yeni şairleri onun yazılarıyla tanımak güzel. Merak ediyorum şiirleri. Biraz Daha Yalnızlık Lütfen. Ergül Çetin Şiirine Bir Giriş Denemesi) Birkaç cümleyi cımbızlıyorum. “Genel anlamda sanat, insanı özgürleştirmek için üretilir.” S. 91 “Mitoslar, masallar, şiirler, öyküler, romanlar zamanın ruhunu ve asıl yaşananları geleneksel tarih yazıcılığından daha derin ve geniş olarak anlatır ve aktarır gelecek kuşaklara.” S.92 “Geleceksizlik hakimdir şiirlerinde; onun için durmadan geçmişi ya da yaşadığı anı anlatır.”
Şimdi anlaşılıyor, bugünün günlüğümün özeti. Okur yolculuğumu, yolumu aydınlatır mı? Okuduğum denemeler, okumak üzerine, bugün için yazacak bir şey bırakmıyor bana.
Sevgili Nermin günlüğüne bayılıyorum. Dirençle sürdürüyorsun. Ben bıraktım nedensiz ama öykülerimin içinde çoğu kez bana eşlik ediyorlar. Kurguların içinden bana gülümsüyorlar. Sevgiyle güzel arkadaşım.
Merhaba Sevin, çok teşekkür ederim. Yazmaya çalışıyorum işte. Bakalım ne kadar sürecek benimkisi de. Beğenmene de çok sevindim. Biraz kurgu biraz gerçek yuvarlanıyoruz. Sevgiler canım arkadaşım.