KİTAP -22-
ACI ÇİKOLATA / Laura Esquivel / Can Yayınları
“Acı Çikolata”. Yemekler, yemek tarifleri ile sarıp sarmalanmış bir roman. Yemek kültürlerini bilmesem de bu okumama hiç engel olmadı. Bir an önce yemeğin bitmesini ve aşk hikâyesini okumaya devam etmeyi istedim. Yemekleri toplu olarak yiyenlerin yaşadıkları ve duyumsadıkları bana aitmiş gibiydi. Büyülü gerçekliğini hiçbir gerçek bozamadı. Kitabı bitirmek için değil, neler olduğunu öğrenmek için okudum. Bu merak ve heyecanım yemeklerin yapılışlarını atlama istediği uyandırmadı, ikisi bir aradaydı, ayrılması olanaksızdı. O ayrımı ancak zihnim yapacaktı; renkler, tatlar, sesler, görüntüler… Bıraktım her şeyi zihnime. İstersen yanlış anla, ama geri dönüp okumayacağım seni doğru anlamak için, dedim. Kaç düş girdi bana ait olan ve kaç koku ve kaç görüntü… Hikâyenin içine kaç hikâye daldı kim bilir. Önemsemedim. Tita’yı merakla izledim yazarla birlikte.
Tita roman kahramanımız. Her şey onunla başlıyor ve çevresinde yaşananlarla devam ediyor. Onun aşkıyla başlıyor. Kitabın yarısı doğru olanı yapmasıyla, başkalarını düşünmekle geçiyor. Neredeyse inanıyorum buna. Doğru herkes için iyi olduğu durumda doğrudur, demek gibi bir şey. Susmak ve ağlamak. Ağladığında kapı önlerine kadar giden gözyaşlarını silmek süpürmek kaldırmak. Susmak yine. O yemek tarifleri olmasaydı hayat bu şekilde devam edemezdi. Yemek yerine ben başka şeyleri koyabilirim. Şu anda bahçedeki çiçeklerin kokusunu anlatabilirim. Ağustosböceklerinin seslerini, gecenin karanlığını ve az sonra parlayacak bir ışık…
Tita’nın neredeyse herkes için iyi olanı yapacağını düşünüyordum. Öyle olmadı. Kitabın yarısından sonra annesi öldü ve sonra doğruları sorgulamaya başladı. Annesine yazılmış aşk mektuplarını okuduktan sonra onunla birlikte ben de şaşırdım. Tita için artık hiçbir şey gizli kalmayacak ve hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.
Tita’nın ve iki kız kardeşinin hayatını, aşklarını okuyorum. Kadınların yaşamlarının kuşaktan kuşağa nasıl değişim gösterdiğini. Aşk hikâyeleriyle örülmüş roman bana başka aşk hikâyelerinin de olduğu gerçeğini anımsatıyor. Aşk hikâyeleri hâlâ var. Büyülü gerçeklikte, düş hikâyeler bunlar.
Bazı kitaplar özetlenirse büyüsü bozulur. Bir de büyülü gerçeklikse, bunun özeti olamaz. Aşkları da özetleyemezsiniz. Yemek tarifini vermek de yetmez, bu tarifi alanın az da olsa bilgisi olması gerekir. Peki neden okumalı? Elbette canım hayallerin gerçek olması için okunur kitaplar, hayal kurmayı öğrenmek için olduğu kadar.
Yemek tarifleri olmasaydı roman sanki gerçek olamazdı. Ama gerçek işte. Bir başka dünya var mı var; aşk var mı, var.
Latin Amerika Edebiyatının en iyi romanlarından biri. Feminist yazar Laura Esquivel imzalı bir roman. İyi okumalar.
Bir yanıt bırakın