MEKTUPLAR -16-
9 Eylül 2018
Sevgili Lili,
Bulmacayı çözdüm Lili. Her şey birbiriyle öyle bağlantılı ki, bildiğim halde şaştım yine. Bugün bir kadın arkadaşımla birlikteydim. Bir kişi bir de ben. İki kişiyiz. Bazı yönlerimizle birbirimize benziyoruz. O benim arkadaşım ve ben onun arkadaşıyım. Ortak arkadaşlarımız var. Konuşmalarımızda zaman zaman isimleri geçti. Bazıları onun arkadaşları, benim de iş arkadaşlarım. Ortak arkadaşımız olan arkadaşı aradım. İşte o zaman fark ettim. Arkadaşım olduğunu söylediklerim için ben, onların iş arkadaşıyım. Aradan kaç yıl geçtiyse artık, isimlerimiz kaldı aklımızda. Belki zamanla da isimlerimizi de unutacağız. İsimler unutulunca akılda ne kalır, bilemiyorum. Ben bir arkadaşımla eve dönerken birlikte yürüdüğümüz günleri anımsıyorum. Hava soğuk, atkılarımıza sarılmışız, yollar çamur, yağmur çiseliyor, yürüyoruz. O konuşuyor; dersimiz ev.
Her kadının ayrı bir hikâyesi var Lili. Eşi, çocukları ve derken evde ağırladıkları akrabaları, konukları… Onlar eve gelmeden önce tamamlanması gereken ödevler var. Ödevleri yapmak için gereken malzemeler… Ben yalnızca ev ödevleri alan kadınları anlatmak istiyorum. Diğerleri yardımcı karakterler filmlerimizin. Ne yardım ama! Onlara rollerinin ne olduğunu sormak gerekirdi. Onlar buna yanıt veremez, yalnızca yakınlık dereceleriyle açıklamaya çalışırlardı kendilerini. Ben bunu yaptım sanırım Lili. Arkadaşlık üzerindendi düşündüklerim. Onun düşündükleri ise sanırım tanışmışlık üzerindendi.
Senin arkadaşım dediğin kişi, acaba sana arkadaşım diyor mu?
Bulmacayı çözdüm dedim ya sana, gerçekten çözdüm. Ben feminist söylemlerimle başkalarına değil, kendime yardım edeceğim. Çünkü her şeyi kendimiz için yaptığımız ne kadar gerçekse, feminist dili kullanmak da kendimiz için gerekiyor. Bu bir yaşam tarzı Lili. Başkalarına ne reçete yazabilirim, ne de hangi dili kullanmasını söyleyebilirim. Ama kendim için bir reçete var elimde, bir de kalemim. Bir konuşmayı anımsadıktan sonra evet bu, dedim. Bulmacayı çözdüğüme karar verdim.
Verdikleri mücadelenin benim için model olduğunu söylemiştim. Kabul etmemişti bunu. “Bu bizim yaşam tarzımız, tercihimiz, hiç kimse için yapmıyoruz. Model olmaya çalışmıyoruz. Kendimiz için…”
Birkaç haftadır yaptıkları oturma eylemlerinde ve basın açıklamalarında engellerle karşılaşmışlar, biber gazlarına maruz kalmışlar, isabet eden yakıcı mermilerle dağıtılmışlardı. Gözaltına alınanları da unutmamalı.
Feminist kadınlar mücadele verirken, başkalarının yaşadıkları karşısında mücadelesinden vazgeçiyor mu, kendi inançlarının sarsılmasına izin veriyor mu? Seçtikleri yaşam tarzları kendi hayatları için aldıkları kararlarla devam ediyor ve birbirlerini destekliyorlar. En büyük hata neden sorusuna takılmak. Bunu bildiğim halde sürekli takılıp kalıyorum. Nasıl? Nasıl mı? Ne yapmalı? Ne yapmalı mı? Başka hayatların varlığını bilip kendin için bir şey yapmalı. Şiddetin her türüne karşı durmak. Engellenmelere karşı direnmek. “İnadına İsyan!” Asi gençleri seviyorum Lili. Asi olmak için genç ruhlu olmak yeterli. Bu bizde var Lili, var değil mi?
*
Dün üç arkadaştık ya. Filmlerimize girerek kendini var etmeye çalışan baskın karakterli kadınlar vardı anlatılarımızda. Gel de böyle bir ortamda ütopya yaz. Nasıl yazılabilir ki? Kendini değiştirebilirsin ama bunu yapabilmek için kendine ait bir oda artık yeterli gelmiyor Lili. Bir ev, bir ocak, bir tencere, bir çatal, bir kaşık, bir kör bıçak, pasta tabakları. Tek kişilik bir yatak. Sessi soluğu çıkmayan bir kedi; Emo ya da Eme.
Dönme dolap gibi dönüyor yaşananlar, geçmiş, şimdide barınan bir gelecek. Başım dönüyor Lili.
Şimdi gitme zamanı.
Ben, arkadaşın.
Sevgiler.
Bir yanıt bırakın