KİTAPLI KEDİLİ GÜNLÜKLER  –      21 Aralık 2023 / Perşembe

KİTAPLI KEDİLİ GÜNLÜKLER  –      21 Aralık 2023 / Perşembe

“Diğerlerini bul!”

Yataktan hızla kalktım. Etrafıma baktım. Yatak odamdaydım ve bizimkiler ayak ucumda benim panikle kalkışımdan korkmuş bir şekilde, gözlerini üzerime dikmişlerdi. Rüyaymış. Tam olarak hatırlamak için korkumu yenmem gerekiyordu. Yatakta oturdum ve düşünmeye başladım. Kimdi bana “Diğerlerini bul!” diyen? Kadın mı yoksa erkek miydi? Kaç kişiydi bulmam gereken diğerleri? Anımsayamadım.

Dün gönderdiğim düşünce gücünün sonucunu bugün aldım. Ayla aradı. Ona sormam gereken soruları soramadım. Aşık olmadan ilişkiyi bitirmişti. İnsanları artık anlamıyoruz. Telefonu kapatmak zorunda kaldı. Akşam onu aradım. Genellikle çalışıyor oluyor, açamıyordu. Bu defa açtı. Bir süre konuştuktan sonra sormak istediğim soruyu yönelttim. “Neden çatışmalardan kaçınıyoruz? Sen de öylesin. Biliyor musun? Bugüne kadar bana hiç yansıtmadın. Sorunları karşılıklı konuşarak çözmek yerine susmayı tercih ediyorsun. Ben de öyle. Oysa bu sorunlu olanın kendimiz olduğunu düşündürüyor.”

“Karşılık verirsem bu iş tartışmaya kadar varır. Sonucu da yine anlaşılmamak olacaktır. Karşı taraf anlamak için çaba göstermiyor. Sana değer vermiyor, sadece beklentisinin karşılanmasını istiyor. Karşı taraf, hiç haksızlık yapmıyormuş gibi davranmanı…”

“Susan, çatışmadan kaçan başka insanları tanıyor musun?”

“Evet, mesela bir kadın arkadaşım var.”

“Ya erkekler?”

“Karşılaşmadım, sadece birkaç kadın arkadaşımda karşılaştım. Geçen aylarda yaşadığım olayı biliyorsun. Çalıştığım bara davet ettiğim kadın arkadaşım bana herkesin içinde bağırdı. Nedeni de bir erkekti. Onun tanımadığı bir erkek yüzünden üstelik. Beni yargıladı.”

“O olayda da sessiz kaldın. Sadece ilişkini kestin. Aslında kesmedin bile sadece arayan sen olmadın.”

“Hiçbir şeye karışma ve sus. Hayatını yeni yeni düzene koyuyorsun.”

“Bunun doğru yol olduğunu sanmıyorum.” Akşam rüya gördüğümü, kötü bir duyguyla yataktan fırladığını ama rüyada ne gördüğümü anımsamadığımı söyledim. Yorumlanacak bir şey yok. Sadece duygu var. Bu duygudan çıkabilmek için bir şey yapmaya gerek yok. Rutin hayatın içinde hangi duyguları yaşadığını anlamadan hayat devam edecek. Unutmak. O birçok şeyi geride bırakmaya çalışıyor ama zaman zaman alışkanlıklarını belirleyen geçmişte yaşanan olayları anımsıyor ve üzülüyor. Depresyon. Değişimde yaşanan zorluk.

Yarın onunla buluşacağız.

Yazar arkadaşımla konuştum. Günlüklerimi okuyor ve ben de düşüncelerini soruyorum. Çatışma yok. Olay yok. Dizileri anımsattı ve çok okunun romanları. Tam bir kaos. Hayatın içinden örnekler verdi. Kalbim sıkıştı. Ona bunu söyledim. Duygularım bir anda olumsuzlaştı. “Ben yazmayacağım. Başkaları yazsın. Kitap yapacak değilim. En azından şimdilik düşünmüyorum.” Beni ne mutlu edecekse onu yapmamı söyledi. “Evet.”  Dizileri düşündüm, aşırı abartı olayları. Evet evet oldukça aşırı buluyorum. Hayatımızda yeterinde varken, izleyerek aynı olumsuz duyguları yaşamanın ne gereği var?

Dün izlediğim filmin ve okuduğum kitabın metaforik anlamını öğrendim. Ben sonu değerlendirmiştim. Klasik bir Amerikan filmi sonu. Kitabı da değerlendirdik. Kitap yayınevinden olumsuz yanıt almış. Bir yıl sonra düzeltip yeniden gönderilmiş ve yayımlanmış. Birkaç yıl sonra da ödül almış. Bugün okullarda müfredata alınmış bir kitapmış. Değerler eğitimi olmalı. Evet yazıldığı tarih düşünüldüğünde gerçekten çok yaratıcı. Filmin kitapla ilgisi yok; zaman mekan karakterler farklı.

Akşam erkenden yatınca sabaha karşı uyandım. Bilgisayarı açtım. Yazar arkadaşımı düşündüm. Günlük hayatında çatışmalarda susmayı tercih ediyor, pozitif düşünüyordu ama öykülerinde çatışmalar yer alıyordu. Kendimi yazdıklarımı düşündüm. İlk yazdığım kitaplarda ben de çatışmalar yaratmıştım. Zaman zaman hatta belki de o yıllarda, çatışmalarda ne kadar sessiz kalsam da yaşıyor, susuyor ama kalemim yazıyordu. Ne zaman yazılarımda da yer almamaya başladı? İki yıl önceki ameliyatlarımdan hastalıklarımdan sonra… Babamı kaybettikten sonra. Pandemi sürecinden sonra. Her şeye yeniden başlamak zorunda kaldıktan sonra. Ne çok sonra’lar varmış. Roman okumaya başladıktan ve artık okumak istemediğim kitapları masanın üzerinden kaldırdıktan sonra. Çocuk kitaplarında bunlar yer almalı çünkü sorunlarını çözmek için bu tür öyküler gerekebilir. Umut etmeyi, düşüp düşüp kalkmayı öğretmek için. Ayla çatışmalarda yalnızca kendisine zarar veriyordu. Anlatmaya çalışıyor, anlaşılmayı bekliyordu. Umudumuzu mu kaybettik? Tanıdığım kadınlar karşılaştıkları kutuplarda yaşayan insanlara karşı duruşları susmak mı?

Bir olay var ve dönüm noktası bu; kendimi değiştirmek, sorgulamak zorunda kalıyorum. Sessizce. Susmak kabul etmemek mi? Hâlâ sessizliğin anlamının bu olduğunu mu düşünüyorum?

 

2 yorum

  1. Nerminciğim günaydın. Yazdıklarını keyifle okuyorum, seviyorum. Kendimce bir katkı koymak istedim.
    Susmak bence kabulleniş değil, o anda çatışmadan kaçmaktır. Çünkü sonunun nasıl biteceğini kestiremiyorsun; ama yeri geldiğinde susmanı gerektiren o ânın hakkını sakince verebiliyorsun. Tabii ki BENCE,
    “Konuşmak bir ihtiyaç olabilir ama susmak bir sanattır.” diyen Goethe’yi selamlayarak

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*