BUGÜN BAYRAM 30 Mart 2025 / Pazar
Don Quijote korkuyordu. İlk yenilgisinden sonra onu evine götüren Sancho oldu. İyileşme dönemi anlatılmadı. Anlatılsaydı kafamız karışırdı sanırım. Biraz gerçeklik sorgulaması yapardık. Onca işkenceye rağmen yolundan ayrılmamasına normal bakmazdık. Çoğumuz da romanı saçma bulur, anında kapatıp bir kenara atardı. İnsanlar, onu güldüreceği garantisini en başta anlamış olmalı. Yoksa okuma yolculuğu sürmezdi. Üstelik kitap da yüzyıllardır hayat kalabilmeyi sürdürüyor. Yani bence.
Bayram kutlamasına geldi gençler. Unutmamışlar ama daha çok tatile çıkamadıkları için zaman ayırabilmişlerdi. Öğüt vermek istemedim ama yapamadım. Yaşadıklarımdan öğrendiklerim vardı ama şimdi bugün Z Kuşağının yaptıklarını görünce onları anlamaya çalışırken farkındalık yaşadım. İlkokul sıralarında okumaya ve yazmaya ağırlık veriyor, bunun onların iyi insan, adaletli, cesaretli, korkusuz ve insan değerlerine sahip insan olacaklarına inanıyordum. Peki oldular mı? Aslında hepsi hakkında bilgi sahibi olamasam da bir şeyler söylemeyi düşünüyorum. Okuduklarım, tanık olduklarım, yaşananlar…
Cesaret dedim ama cahil cesareti olsun istemedim, okumalarını istedim.
Korkusuz olsunlar istedim ama adalet, hukuk, hak için olsun istedim.
Adaletsizlik olmasın istedim ama sadece kendileri için, kendi çıkarları için adaleti yok saysınlar istemedim.
Cehalet olmasın istedim ama okumak yerine kulaktan duyma şeylerle kendilerini bilgili sanıyorlar. Bildikleri, televizyondaki haberlerin tekrar tekrar söylenmesinden ileri gidiyor mu? Dizilerle çarpıtılmış gerçekleri gerçek kabul etmiyorlar mı?
Yani şimdi cahil cesaretindeki insanlar şiddet uygular durumda. Neden? Adalet yok. Nerede adaletsizlik orada şiddet görünüyor. Cesaretliler ve oylarını satarak bir yerlere gelebiliyorlar. Korkusuzlar hak yiyebiliyorlar, tehdit edebiliyorlar. Bildikleri birkaç şeyle ifade etmeye çalışarak kurnazlıklarla çıkarları için her şeyi yapabiliyorlar. Bildikleri birkaç şeyle yetiniyor, okumayı zül buluyorlar ve bunu söyleme cesareti bulup okuyanlarla laf ebeliği yapabiliyorlar ve karşı tarafın sessiz kalışları, kendilerinin haklı olduğunu düşünmelerine neden oluyor. Başkalarının baştakilerinin buyruklarını yerine getirmek için birbirleriyle yarış halindeler. Yani yapılanları yazmaya çalışsam ne sonu gelir anlatmanın ne de… Resmen insan aklına hakaret kabul edilir.
Korkusuzlar. Neler olabileceğini düşünemiyorlar. Ezilenlerden olduklarını bilmeleri onları ezenleri değil, koruyanlar olduğuna inanmalarına neden oluyor. İfade edememek onları hiç ilgilendirmiyor ve kendilerini ve onların yerine de kendileri ifade edenlere öfkelerini yönlendiriyor. Kaç çocuğu, genci, kadını, kızı, bebeği öldürdüler. Aile içinde, sokakta, meydanlarda… Bu korkusuzluğu nereden alıyorlar?
Bütün bunlar eğitimin yetersiz olmasıyla açıklanamaz. Bütün insanlar aynı eğitimden geçti. Ardından da kendine eğildi ve kendini bildi. Nasıl eğitildiklerini Z Kuşağı biliyor. Fakat kendi insani değerlerini de -gerek okuyarak, gerekse de tanık olarak- oluşturuyorlar.
Bugün okuma kültürünün kaldırılmasıyla iyi edebiyatın gücünü toplum üzerinden kaldırmaya çalışılıyor. Diziler, haberlerle diz çökmeye zorlandıklarını anlamıyorlar, gerçek olarak kabul ediyorlar; gerçek ve kader. Bu kaderi içinde doğdukları aileye bağlıyorlar. Onlara el uzatan, destek olanlara sırt çevirip, ötekileştiriyorlar.
“Okumalı.” Dedim. “Z Kuşağından öğrendiklerim bu. Yaptığım hatalardan dolayı da pişmanlık duyuyorum. Eğitim her sorunu çözemez. Bir ebeveyn nasıl koruyup kolluyorsa çocuklarını öyle korunmaları gerektiğini düşünüyorum. Bu nasıl sağlanacak bilmiyorum. Z kuşağı bunu da başaracaktır. Bugün ironiyle yaklaşıyorlar. Şiddetsiz duruşlarıyla, saygılarıyla kendilerinin ne kadar insancıl olduğunu gösteriyorlar. Saygı el öpmek değildir. Dinlemektir. Dinliyorlar ama bir yandan da kendilerinin de dinlenmesini ve anlamasalar da saygı gösterilmesini bekliyorlar. Teknoloji hayatlarımızı kontrol altına alma noktasında ve yıllar önce yapılan distopik uyarlamalarla bunu göstermeye çalıştılar. Bu da Z Kuşağına kalıyor artık. Teknolojiye sahip olan onlar. Benim kuşağım gaz lambası altında, mum ışında ders çalıştı, tek kanallı televizyonu saat 24:00 kadar izledi. Daktiloya, bilgisayara, telefona, internete alıştı kendi bilgisince. İdealisttiler. Çalışkandılar. Mücadele ettiler kendilerince; öldüler, öldürüldüler, birbirlerine düşürüldüler, felce uğrattılar yaşamlarını, hayatlarını karattılar. Başka ne yapacaklardı?
Bugün bayram, kutlu olsun. El öpmenize gerek yok. Oturup bir kitap okumayı deneyin. Okumayı alışkanlık edinin. Kitaplar çok pahalı, hakkını vererek okumak için altını çize çize, düşüne düşüne okuyun.
Ama eminim ki bu yazımı zaten okuyanlar okuyacak. O zaman yazdıklarımın ne anlamı var? Bilmem ki. Belki Z kuşağını düşünür, nerede eksik yaptık anlamaya çalışırız.
İyi bayramlar.
Bir yanıt bırakın