AŞK ROMANLARI OKUYAN KADIN
20.BÖLÜM
“Ben de buradan abim gibi çıkıp gidersem bunu arkamdan söylersin, eminim. Ama önemli olan ben buradayken söyleme cesaretinde bulunman.”
“Siz gideceksiniz ama ben babanla burada kalmak zorundayım.”
“Bu ne demek oluyor şimdi?” dedi o.
“Seninle kavga etmek istemiyorum” dedim.
“Bu gece hepiniz manyakladınız. Ben de ağız tadıyla yemek yiyeceğiz sanmıştım.”
“Ne zaman böyle bir gün yaşadık ki?” dedi kızım.
Kızım, yanında yaptığımız kavgalarda bizi ayırmaya çalışırdı. Bir şekilde tercümanlık yapardı. Benim ne demek istediğimi açıklar biraz yumuşatırdı onu. Şimdi aynısı oldu. “Bari siz aranızda kavga etmeyin” dedi.
Sandalyesinden kalktı. Sehpanın üzerindeki sigarasını alıp balkona çıktı. Kız kardeşi de onu izledi.
“Oğlum, çocuklara çok sert çıktın. Kavga etmeseydiniz keşke. Bu akşam olsun…”
“Anne, tartışmalara hep benim neden olduğumu sanıyorsun. Ama bugün gördün işte. Üstelik sen de dahil hepiniz üzerime üzerime geldiniz. Bari sen bunu söyleme.”
“Haksızsın. Çocuğa tokat atmamalıydın.”
“Yeter artık. Uzatma. Yoksa ben çıkıp gideceğim.”
Kızlar içeri girdi. İkisinin de gözleri ıslaktı. Sessizce yerlerine oturdular.
“Ben çıkmak zorundayım. Dayak yemeden ayrılmak istiyorum” dedi kız kardeşi.
“Daha neler? Üçünüzü de okutmak için çalıştım. Aldığım ödüle bak.”
“Ben de çıkacağım” dedi kızım.
Kız kardeşi özel okullarda okumuştu ama çocuklarım değil.
“Ben de geliyorum seninle” dedi annesi, kızına.
Hep birlikte sofradan kalktılar ve çantalarını alıp… Onları kapıdan ben uğurladım. Kızım da kız kardeşi de ellisinden sonra gerçek kadın arkadaşları olduğunda aile içinde yaşadıklarının her evde yaşandığını öğrendiklerinde alacakları kararlar ne olacak?
“Anne” dedi kızım. “Atölye ne zaman açılıyor?”
“Bilmem.”
“İyi geceler. Sonra konuşuruz. Seni ararım. Benden sonra kavga etmezsiniz umarım.”
Annesi ve kız kardeşi bir şey söylemedi. Arkalarından kapıyı kapadım. Yatak odasına geçtim. Kapıyı açmamla kedinin kendini dışarı atması bir oldu. Bacaklarıma sürtündü. Banyoya girdim. Aynaya baktım. Altmış yaşım nasıl görünüyordu yüzümde. Gözaltlarım morarmış ve şiş. Dudaklarım…
“Banyodan çıkmayacak mısın?”
“Geliyorum” diye seslendim.
“Kedin masaya çıktı. Sana kaç defa söyledim, masaya çıkmasına izin verme diye. Onu hep sen şımartıyorsun.”
“Kedilerin hepsi böyle.”
“Bu akşam beni frenleyebilirdin.”
“…”
“Neden yapmadın? Herkes üzerime geldi.”
“Ben de mi üzerine geldim?”
“Hayır sen değil.”
Telefonunu aldı. Kurcalamaya başladı.
“Sanırım yeni telefon almam gerekiyor.”
“…”
“Bir de araba…”
“Keşke çocuklarla tartışmasaydın.”
“Ben mi tartıştım? Sen de şahit oldun. Onlar istediler.”
“Bu yaştan sonra yapmamalıydın. Biraz daha hoşgörülü olmalısın.”
“Beni değiştirmeye çalışıyorsun. Bunu hep yaptın. Değiştiremeyeceksin.”
“Seni değiştirebilmiş olsaydım şimdiye kadar bunu başarmış olurdum. Hem de sevgimle, gözyaşlarımla.”
“Geçen gece gördüm. Yine ağlıyordun. Sesini duydum.”
“Senin için değildi gözyaşlarım. Kendim içindi. Kendim için bir şey yapmamışım. Sürekli kozamı örmüşüm. Şimdi bir günlük de sürse kozadan çıkmak istiyorum.”
“Derin konular. Bunlara inanmıyorum. Kozaymış kelebekmiş… Ben gördüklerime inanırım. Bir günlük ömür için değmez kozayı terk etmek.”
“O bir günün kaç yıla karşılık geldiğini hiç bilemeyeceksin.”
Yatak odasına geçtim. Üzerimdeki elbiseyi çıkardım. Kot pantolon ve gömlek giydim. Çantamı aldım. Evin anahtarını kapının üzerinden aldım. Salona geçtim.
“Ben gidiyorum” dedim.
“Bu saatte nereye?” dedi sert bir şekilde.
“Kalacak bir yer bulurum nasıl olsa.”
“Kedini de al bari.”
“Yarın kızım gelip kediyi de eşyalarımı da alır” dedim ve anahtarları masanın üzerine bıraktım.
“Bu saatte bir yere gidemezsin.”
“Giderim.”
“Bir daha dönemezsin.”
“Dönmeyeceğim zaten.”
“Son günlerde hep dışardaydın. Sevgilin var demek.”
“Sevgilim falan yok.”
“Bu saate, bu yaşta sokaklarda işin ne? Tamam sen gitme. Ben giderim.”
Evden çıktı. Kapıyı çarptı.
Koltuğa oturdum. Gözlerimi kapadım. Altmış saniyede altmış yılım üst üste kartlarını attı. Onu unutmaya çalışacağım. Unutacağım. Unutacağım. Ağladım ağladım.
Bir yanıt bırakın