MEKTUPLAR -9-
9 Ağustos 2018
Sevgili Lili,
Bugün güzel bir gündü, desem çok sıradan olacak. Şöyle söylemeliyim, bugün kapalı tutmaya çalıştığım bir pencereyi açma isteği duydum. Bu iyi mi bilmiyorum. Bildiğim henüz bunun zamanının gelmediği. Belki de hiçbir şey bilmeden, sadece duygularıma ve hislerime güvenerek yazmam daha iyi olacak. Çünkü okudukça insanın zihni karışıyor. Bu karışıklığı seviyorum aslında.
Bugün güzel bir gündü. Çay bahçesinde gölge bir yer bulmuştuk. Masamızda kitap, defter, kalem ve telefonlarımız. Kitabı elimizden bırakıyoruz, telefonlarımızı da bilgisayar yerine kullanıyor, internetten aramalar yapıyoruz. Konuşuyoruz. Anlatıyorum ama doğru kelimeleri bulamıyorum. Sen benim ne demek istediğimi anlıyorsun. Sana soruyorum, bu kelimenin yerine hangi kelimeyi kullanabilirim. Cümleyi nasıl kurmalıyım? Birlikte buluyoruz. Kimseyi incitmeden anlatabilmeyi istiyoruz.
Sana dedim ki artık kendi cümlelerimi kuruyor olsam da düşünceler sadece bana ait değil. Okuduklarımdan seçiyorum düşünceleri. Yaşadıklarımdan da ekleyerek kendi cümlelerimi kuruyorum. En çok ne istediğimi söyledim. Altı çizilecek bir cümle kurmamayı istiyorum. Bir paragrafta yer alan bütün cümleler birbirleriyle bütün olsun. Bir cümle değil, paragraf belirlesin anlamı. Biraz daha basit… İşte yanlış kelime, biraz daha anlaşılır, sade, yalın. Biraz dalga geçmeli. Burada da var yanlış kelime, biraz ironi olmalı. Bu oldu mu?
Birkaç yazarın söyleşilerini okuduk, internet dergilerinden. Karşılaştırmalar yaptık. Sana ne yazarın neden öldüğünü anlatmalıyım, ne de romanın ölümünü. Sana neden öldüğümü anlatmalıyım. Lili, sahi ben neden öldüm? Boş ver beni Lili.
Hava serindi, biraz rüzgâr esiyordu. Bir anda çay bahçesindeki masamız, çalışma masasına dönmüştü. Deftere baktım, uzanacaktım ki vazgeçtim. Belki de metafor kullanmamalıydım, bir cümleye sığdırmaya çalışmamalıydım. Sana bunu söyledim. Metafor kullan, dedin, sen güzel kullanıyorsun. Ama bilmiyorsunuz ki anlamlarını, dedim. Yoksa daha önce mi söylemiştim bunu. Düşündüm sanırım, sadece düşündüm. Kafam karışık dedim. Okumaya yazmaya ara verdim. Yapmam gereken bir çalışma var ve benim aklım başka konularda. Kapalı tutmaya çalıştığım pencere. İşte bugün yine aklıma düştü. Lili, aşk var mı aşk? Romanlardan konuştuk. Neden romanlarda bir kadın kahraman yaşamı boyunca mücadele etmek zorunda? Son nefesine kadar. Neden hep aykırı kahramanlara bırakılır bu mücadele. Onlar aykırı mı doğarlar? Varoşlarda yaşayan kadınların verdikleri mücadeleyi konuştuk. Biz bir şey yapmıyoruz ki, dedin. Biz de kendimizce mücadele ediyoruz, dedim. Ne yapıyoruz?
Aklıma bir şey gelmemişti şimdi ne yaptığımızı söyleyebilirim. Dünyayı değiştiremedik, yanı başımızdaki… Şimdi kendimizi değiştiriyoruz.
Sana aşk romanlarını sordum. Hemen belirttim. Anna Karenina değil, dedim. O öldü. Çünkü, dedin, toplumun baskısı canım. Elbette yazar onu öldürmeyebilirdi de. Kadın yazarlardan örnek vermeni istedim. Aşk ve Gurur. Uğultulu Tepeler. Ah ne kadar da uzak bir geçmişe gidiyoruz. Elbette konumuz edebiyattı. Yoksa telefonumuzdan kadın yazarların yazdıkları aşk romanlarına bakmıştık. Kadınların, hemen ilk akıllarına gelecek olan romanlardı isteğim. Yıllardır okunan romanlar. Edebiyat ya da roman ölse de bu eserler ölmeyecek Lili. Kaç kadın öldü, erkeklerin bildikleri aşk yüzünden? Kaç kadın aynı evde yaşarken terk edildi, hiçbir şey söylenmeden. Neden hâlâ bu konunun peşindesin? Sana söylemekten çekindim. Ama söyledim. Erkeklerin yazdıklarını okumak istemiyorum ama nasıl olacağını da bilmiyorum. Sanırım artık aynı yolda yürümemiz olanaksız. Boş ver, dedim, henüz zamanı gelmedi. Zaman mı? Okumam gerekiyor, çevremde gördüklerim, duyduklarım, yaşadıklarım yeterli artık.
Hava karardı, ışıklar sarı sarı, çam ağaçlarının arasında soluk soluk yandı. Kalktık.
Eve geldim. Yazılarımda hiç eksik olmayan Eme ya da Emo işte, kapıda beni karşıladı. Çalışma masasına baktım. Kitapları kaldırdım. Kütüphaneye gittim. Baktım. Yok, bugün bir şey okumak istemiyorum. Kadın yazarların kitaplarına baktım. Şimdi değil. Kütüphaneden çıktım. Artık yapmam gereken işe başlamalıyım. Zeugma’dan başlayacağım. Belkıs Tepesi. Her kitapta kadınlar var Lili.
Seninle konuşmuştuk Tomris Uyar hakkında. Onun günlüklerini yeniden masama koyacağım. Gündökümü, Bir Uyumsuzun Notları.
Bana yine yaz. Olur mu?
Sevgiler.
Bir yanıt bırakın