YARATICI OKUMAK YAZMAK 24 Ağustos 2024 / Cumartesi
Uzun bir tatil mutluluk verdi ama nasıl? Bipoların, tehlike çanlarının da çaldığını işitmemişim. Biraz yorucu oldu mani dönemi. Şimdi kendimi yorgun hissediyorum. Bu dönem içinde iyi alışveriş yaptım. Şimdi bazılarının iadeleriyle uğraşıyorum. Kitaplarımı özlemişim. Dün gece kütüphaneme girdim ve bir duvardaki rafları düzenledim, elden geçirdim. Tekrar gözden geçirip sıralamam gerekiyor. Bazı kitapları kardeşim istedi. Onları da arayıp buldum neyse ki. Yeni dönem eylülde açılıyor. Yeni atölyeler, yeni konular ve yeni kitaplar demek oluyor bu. Raflardaki kitaplar da buna göre yeniden sıralandı.
Yarın yani 25 ağustosta Gülkız Turan’ın kitap kulübünde çevrimiçi buluşacağız. Katılım oldukça çok oluyor. Bu ayki kitap Teoman’ın yazdığı Sayın Bay Rock Yıldızı. Müge İplikçi hazırladığı ve sunduğu programda Teoman’ı ağırlamış, videoyu izledim. Teoman’ı sevdim. Duygu ve düşüncelerini içten samimi açıklamaya çalışıyordu. Pek alışık olmadığımız bir yaklaşımı var ama aslında bana pek de yabancı gelmiyor. Biz demeliyim belki de. Ben de onun gibi ifade etmeye çalışanlardan biriyim. Umarım değişmem.
Okur yolculuğu üzerine başladığım çalışma derli toplu yazı olamadan son buldu. Aşkım Alberto Manguel’in söyleşilerinin yer aldığı son kitabında buna da yer vermiş. Çocukluğunda ve sonrasında bugüne kadar süren okur yolculuğu… Bu kitabı alır almaz okumaya başlamış da etkilenmiş sonra da gün gelmiş benim konum mu olmuştu, bilemiyorum. Okumadığımı sanıyorum. Kitabı bitirince bir şeyler karalarım. Çok sevdim anlatımını, yaklaşımını…
Beril’le görüşmedim. Bir ara buluşacağız. Havalar iyi ya son aradığında manideydi ve çok mutlu geliyordu telefondaki sesi.
Yazar arkadaşımla telefon görüşmesi yaptım. Uzun zamandır sesim soluğum çıkmıyor. Ona yorgun olduğumu söyledim. Hâlâ içimde patlamalar var ve fizyolojim düzelmiş değil. Bu yalnızca psikolojik bir rahatsızlık değil. Sonuçta, kimyasallar değiştiği için zihinsel olduğu kadar fizyolojik etkileri de var. Uykusuzluk, heyecan, uçuşan düşünceler… Bipolar durumum nedeniyle düzenli bir işe girmek yani proje almak istemiyorum. Başlamak istediğim atölyeleri söyledim. Okuma ve eleştiri ağırlıklı olacak önümüzdeki dönem çalışmalarım. Bu çalışmaların sonunda ne olacağım sorusuna da bir şeyler buldum; ben de bir atölye açabilirim. Buna inanmıyorum ama olsun. Çünkü gittikçe çıtayı yükseltiyor, başka alanlara yöneliyorum. Tek dal üzerinde gitmek varken… Meraklarımın peşine takılmak güzel ve zevk alıyorum. Bir de sayfam var işte. Benim en değerlim. Okunması için, okuru kaybetmemek için sürekli değişim göstermem gerekiyor. Kütüphaneyi düzeltirken kitapları ayırdım; anlatı, deneme, günlük, anı, roman ve araştırma inceleme. Anlatı, anı ve günlük son yıllarda ilgi alanıma giriyordu. Şimdilerde öyküye yönelmeye başladı ama benim tercihim değil. Öykü çözümlemelerinin yapıldığı atölyelere takılmaya başlamamdan bu. Anlatı, anı ve günlük üzerine de atölyeler birkaç yıl sonra başlayabilir belki. Çok az öykü okudum ama bu da elimde değil ki. Okumaktan zevk almıyorum. Bunu bugün fark ettim ve okurunun neden az olduğunu anlamaya çalıştım. Çocuklar okumuyor çünkü ebeveynleri okumuyor deniyor. Başka bir neden bulma çağı gelmedi mi? Eleştirmek gerekmiyor mu? Kendimizi, öykülerimizi, okurlarımızı… Bu arada daldan dala olacak ama bu konu da bir araştırma konusu olabilir. Edebiyat Dostları Derneği yeni kuruldu, çiçeği üzerinde bir dernek, İzmir’de kuruldu ve herkese açık, üye olmak için edebiyat okuru olmak yeterli. Çok güzel çalışmalar yapacağından eminim ve bu araştırmayı kendi içinde bile yapması bir açıklama getirebilir.
Anlatı, anı, günlük kitaplarının öykü kitaplarına göre daha fazla okuru olduğunu düşünüyorum. İlk başlarda bunun nedeninin başkalarının hayatlarını merak ettiğimiz için olduğunu sanıyordum. Şimdilerde ise daha içten ve samimi olduğundan demeye başladım. Romanlarda da yenilerde yazarın hayatından izler taşıdığına tanık oluyoruz. Nedeni yaratıcılığının olmadığı anlamını taşımıyordur; olsa olsa samimiyeti olmalı. Samimi bulmanın yanı sıra uyandırdığı gerçeklik inancı. Miras romanı neden hemen birçok dile çevrildi? Birbirimize anlatmadığımız hayatımızdaki durumları, nasıl ifade edebileceğimizi düşünmemiz. Romanına otobiyografik olmasının düşünülmesi. Bir başkasının bizim yerimize anlatması, anlatabilmesi. Teoman’ın kitabı da öyle. Söyleşisini dinlerken düşünmeden edemedim; nerede başlıyor Timur ve Teoman bunun neresinde? Bence Teoman artık Timur değil, o geçti gitti. Uçtu. Anlatılarda da ele alınan an’lar değişti artık. Paul Auster’ın da birçok kitabında otobiyografik yerler var.
Bizim Çağ Edebiyat Yayınlarının ilk kitabı basım aşamasında; Sevda Müjgan’ın yazdığı bir çocuk kitabı. İnternet üzerinden yayınlanan dergisi çok değerli benim için. Sevda Müjgan’ın sık dokuduğu eleğinden geçenler benim için çok aydınlatıcı ve daha ilk yılında profesyonel bir dergi; böyle olmaya da devam edecek.
Eksi 18 Edebiyat Topluluğunun dergisi olan Kıpırtı çocuk dergisi de yayınlamaya devam ediyor. Topluluk üyelerinin derlediği kitaplar bu dönem baskıya girecek. Heyecanla bekliyorum.
Bekliyorum… Martı Çocuk Yazını grubumuzun derlediği kitaplarla okullara ve atölyelere davet edilmemizi bekliyorum. İyi ki Varsın Kanka öykü kitabı ile Düşpeşe-Taşların Sırrı romanı çok beğenildi. Bekliyoruz işte. Bornova Kitap Fuarında Edebiyat Dostları Derneğinin de bir standı olacak. Bekliyor olacağım ve olacağız 27 – 28 Eylül’de. Kitaplar, iyi kitaplar iyi dostluklara uzanan bir yol arkadaşı.
Gülkız Turan Yazıevi de atölyeleriyle eylül ayında döneme merhaba diyor.
Studio gaia studio da yeni atölyelerle ilgi çekiyor. Çok değerli yazarların atölyelerine katılmak istiyorum ama olanaksız elbette. Seçmek gerekecek. Mitoloji, felsefe de var. Eleştirel metin yazarlığı atölyesine katılmak istiyorum. Bir de Fuat Sevimay’ın öykü çözümlemelerinin yapılacağı atölye var ki…
Butik Global’ın atölyelerinde de çok güzel çalışmalar yer almakta. Feridun Andaç’ın bir atölyesine ben de katılacağım.
Bitti mi ki? Sanmam.
Ayfer Tunç’un Yazmak Atölyesi’nde açılan atölyeler kadar Murat Gülsoy’un Yaratıcı Yazarlık Atölyesi de çok değerli. Seçmek zorunda kalmak da zor yani.
Bitmez ama bitirmeli. Bunlar da benim elimdekiler olsun artık. ÇİFEL’i de unutmamalı. Çocuklar İçin Felsefe Atölyeleri bunlar. Çocuk ve gençlik için Gülkız Turan’ın da okuma ve yazma atölyeleri var.
Ertesi yarın.
Yeni dönemde bende neler var? Bunu da zaman gösterecek artık.
Bir yanıt bırakın