KİTAPLI KEDİLİ GÜNLÜKLER – 14 Kasım 2023 / Salı
Dev Bir Benek kitabıyla buluşmam kitap kulübü sayesinde oldu. Dilek Sever’in yazdığı ve Murat Başol’un güzel resimlemesiyle Can Çocuk Yayınlarından çıkan, 125 sayfalık çocuk kitabı. Bugünkü günlüğüm adının hakkını verecek görünüyor. Betimlemelerin ahengi, melodisi olan bir anlatım dili var. Bu dilden etkilenmek çok eğlenceli olacak. Bir bisikletin gözünden, babasını kaybeden Benek’i anlatıyor. Duygularının farkında olan Benek’in, Aziz’siz bir hayata nasıl alıştığını metnin kurguladığı gerçekliğiyle okuyorum. Kurgunun kendi içindeki gerçekliği de tartışılır olsa da yeni bir okuma ve okur yolculuğu vaat ediyor. Okur kendini metnin içine yerleştirmiyor, sadece merak duygusuyla, yeni bakış açısını yakalamak için okuma sürüyor. Dramatize edilmeden yazılmış bir öykü roman. Ben en çok betimlemelerine bayıldım.
Aziz, Patya, Hafize, İsmet ve küçük kız Benek. Olayları güzel bir bisikletin gözünden okuyoruz. Bakalım neler olacak?
Fantastik bir öykü Dev Bir Benek. İroni var mı? Ya nostalji… Günlük rutin hayatta, bir kayıp sonunda düşlere sığınan bir kız olabilir mi Benek? Olabilir de, olmayabilir de. Gerçek ile düş arasında bir salınım olabilir mi? Olabilir de olmayabilir de. Ben biraz postmodern sonrası bir metin diye düşünüyorum. Keşke bu sonrası hakkında daha detaylı bir bilgim olsaydı. Salınım, ironi, dil, kurgu, gerçeklik, düş… Zıt kutup arasında gidip geliyor mu? Bir kutup bizde var olan olarak duruyor, biliyorum orada var ve anımsatıyor; öyküde diğer kutup… Duygusal bir öykü bekliyorken okudukça yanıldığımı görüyorum. Bilmek, bilmemek. Okur kendi bildikleriyle öyküdeki anlatı arasında salınıyor. Bana çağrışım yapıyor. Elimde değil. Öyküyü bir yetişkin olarak okuyorum ama çocuklar nasıl düşünürler bilemiyorum. Yanılıyor olabilirim, olsun. Beni farklı bir okur yolculuğuna çıkardı.
*
Yazarların Odası, kitabı elimden düşmüyor. Yazarlarla söyleşi ve imza, Pazar günü yapılacak.
*
Kediler mutlu. Onlar da kim bilir neler düşünüyor? Çiçeklerin, kitapların, kedilerin düşünceleri… Kendilerini bu evde nasıl hissettikleri. Kitapta kaldığım sayfanın arasına püsküllü bir ayraç koyarak sehpaya bıraktım. Karadut sehpaya çıktı, ayracın püskülüyle oynamaya başladı. Eme de koltuğun tepesinden Karadut’un oyununu izliyordu.
Bir yanıt bırakın