GÜNLÜKLER -36-
Kitaplarda okumadığım şeyleri okudum, çocuklarla birlikte bu dünyadan. Kimi zaman evsiz kaldım, kimi zaman babasız, kimi zaman annesiz, kimsesiz, yoksul, yurtlarda kaldım yalnız. Kurbağa dedi üzerimdeki yeşil renkli kazak yüzünden. Pis kurbağa seni. Bunu duymak için ondan sadece hakkımı istedim.
Pazar torbalarını taşıdım, kelebeklerin peşine takıldım teneffüslerde, yumurta kırdım cebimde, ağaca çıkıp aşağıdakilerin üzerine… Kızgın herifin bahçesine topumu kaçırdım ama ağacına çıkıp erik de çaldım, dayak da yedim. Yokuş aşağı yuvarlanan topa bir tekme atabilmek için çok koştum.
Yaşadığım onca çocuktan hangisi olduğumu bilmiyorum ya da unuttum. Unutmam normaldi çünkü normaldi bir çocuktum.
*
İnsan inandığı şeydir. Gerçek inandığıdır. İnandığım bana inanmam için söylenenlerdir. Çocukluğu bırakıp tarafa geçtiğim gündür büyüklüğüm. Gördüğümdür, gösterilende kaldığım doğrudur. Her şeyin bir anda unutuluverdiği incecik bir zaman çizgisinde kalan çocukluğum… Öteye geçmek. Unutmanın adı. Hayır unutmadım, unutmayacağım.
Gözlerime güneş vuruyor. Hiçbir şey görmediğim doğru değil. Bir şarkı dinlemek istiyorum. Dindiklerimi tekrar dinliyorum, hayır bunlar değil. Beni anlatan artık bu dizeler değil. Şairler diyorum, okumalı. Birhan Keskin’den belki de.
“Aslı ve Astar’ı olmayan bir hikâyeden doğdum,
Karşı’lar ve balkonlardan
Korna seslerine karışıp geliyorum.
Sana söz yakışır, ağzını hazırla.
O eski hikâye bitti,
Şaşkınlığımdan doğdum
Denize düştüm
Kuruyup geliyorum.”
*
Şimdi de uykusuz kalmış, uykusuz bırakılmış bir kediyim, artık yatsa diye düşündüğüm. Çocuk adını unuttu ‘ben’ diyor. Hiç büyümeyecek.
Kedi büyümeyeceğim diyor, adını o da bilmiyor.
Birlikte oynuyorlar.
Seviyorum kedi.
Okumak, yazmak güzelmiş. Bana bu yolu işaret eden dostlara. Sessizliklerine ve seslerine. Unutmayacağım.
Seviyorum kedi.
Başkalarının acılarına bakmalı, bir parça sevgi iyi gelir.
Bir yanıt bırakın