GÜNLÜKLER -24-
Bugün güzel bir haber aldım. Mektuplar basım için hazırlanıyor. Bu nedenle mektupları sayfadan kaldırdım. Düzeltmeler yapılacak ve küçük bir kitap oluşturulacak. Benim için çok değerli olacak. Çünkü Yuka’dan sonra ikinci kitabım olacak.
Okumalar devam ederken, zaman zaman sözcüklere dökemediğim bir çok şeyi öğreniyorum. Ben de onlara katılıyorum. Ben böyle düşünüyorum, diyemeyeceğim. Çünkü benden önce yazılmış. Söyleyeceğim tek şey, ben de böyle düşünüyorum.
Latin Amerika Edebiyatından okuduğum kitaplar da bana bir çok şeyi anlamama yardım etti. Önce tarihini merak ettim. Elbette okuyarak ulaşmak istediklerime ulaşmam ve anlamam olanaksızdı. Öncelikle kendi tarihimize bakmam gerekiyordu. Yine de…
Latin Amerika Edebiyatından okuduğum eserler, çok değerli yazarların, şairlerin eserleriydi. İnsanların yaşamlarına tanık oluyor, çoğu zaman kendimi olayların içinde buluyordum. Sayfaların arasındaki pencereleri aralamak. Sesler, kokular, tatlar…
İç savaş yıllarını bilmiyorum, diktatörleri, darbeleri, baskıları…
Düşündüm de.
Coğrafyamızda verilen eserleri düşündüm. Bugüne kadar okuduğum bu eserler beni nasıl etkiledi?
Okul sıralarında öğrendik tarihi. Sosyal medyanın çoğunluğu, bir yandan güncel haberleri verirken, diğer yandan da öğrendiğim tarihi destekleyen yazılar yazmış, söylemlerde bulunmuş. Okuduğum kitaplara yaklaşımım, öğretilen tarihin etkisiyle taraflı kalmış.
Latin Amerika Edebiyatındaki eserlere önyargılı yaklaşmıyorum. Öğrenmek için, insanı, insan gibi yaşamak için verdiği mücadele içinde tanımaya anlamaya çalışıyorum. Bilmediğimi baştan kabul ediyorum. Edebiyat eseri olduğu için de seçim, yorum, düşünce, duygu bana ait oluyor. Ben düşünüyorum, diyebiliyorum. Ama başka kaynaklardan gerçekleri okuduğumda susuyor ve diyorum ki, ben de düşünüyorum.
Yaşadığım coğrafya için ne düşünüyorum, dedim kendi kendime. Beni en çok etkileyen Kül ve Duman, Bir Dersim Hikayesi kitabı olmuştu. Bana hiçbir yük vermemiş, kendi ayakları üzerinde durmuş ve gözlerime bakmışlardı hep birlikte. Ben neredeydim? Tarihi merak ettim. Cesaretin varsa oku, dedim kendime. Bildiğin her şeyi unut ve yeni baştan öğrenmeye başla. Önyargılardan, savunmalardan, suçlamalardan uzak. Eserde bunlardan bir iz bile yok.
Fakirt Baykurt, Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Bekir Yıldız, Hasan Kıyafet. Toprakta, fabrikada emekçi olan insanların hayatları… Her aydının tanıdığı toprağı insanını anlatışı.
Tarih, elimize verilende değil de, bizim ulaşabileceğimiz uzaklıkta, dedim kendi kendime. Anlasam ne yapabilirim ki, diye de düşündüm. Bilmem neyi değiştirecek, dedim.
Bazı şeyleri öğrenir bilirsin de sonra onlarla ne yapacağını bilemezsin. Öyle bir şey işte.
Bugün güzel bir haber aldım ya. Şu mektupların bu yazının başında ve sonunda ne işi var, anlamadım ya neyse.
Belki de “Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey.”
Sevmek nedir ki?
…
Sevmek sevdiklerini olduğu gibi kabul etmektir, olması gerektiği gibi değil. Yazını okuyunca ne kadar ortak noktalarımız varmış şimdi daha iyi anladım.Yaşar KEMAL’in, Orhan Kemal’in, Bekir Yıladız’ın yaklaşık tüm kitaplarını ve Latin Amerika edebiyatının birçok yazarını okudum. Benim dünyaya bakış açılarımı genişleten ve daha sağlıklı bir dünya görüşümün oluşumunu sağladı. Edebiyat mutluluktur sözü önemli bir sözdür ve altı doludur. Mektuplarının basım aşamasında olmasından çok mutlu oldum. Senin adına sevindim. Fakir Baykurt’un Tırpan romanı kadın hakları ve mücadelesi için örnek bir kitap okunmaya değer. okumadıysan Naçizane tavsiyem.
Teşekkürler. Kısa zamanda tekrar okuyacağım.