MEKTUPLAR -39-
5 Aralık 2018
Sevgili Lili,
Sana yazmaya çalıştığım kitabı yeniden okumayı ve tekrar yazmayı düşünüyorum. Fakat bu kitaba başlamadan önce okumam gerektiğine inandığım başka kitaplar var. Zaman alacak sana yazmak. Sen tarihin geçmiş zamanlarda kaldığına ve şimdiki hayatın bizlere biraz daha özgürlük tanıdığına inanıyorsun. Gerçekten öyle mi dersin? Fark ettiğim, zaman zaman bir parlamayla gördüğüm gerçekler hiç inandırıcı gibi değil. Olsun, sen de masal diyerek okursun. Ben de kaybettiğimde, tekrar göremediğimde ve karanlığa gömüldüğünde kabusmuş derim. Sıfır Noktasındaki Kadın’ı okurken midem sürekli bulandı. Ama okumaya son veremedim. Cümleler öyle sertti ki şaşkın bir şekilde gözlerimi açmış dinliyordum. Kelimeleri okudukça zihnimde canlanıyordu. Çoğu sahneleri şu anda da anımsıyorum. Tekrar okuduğumda başka şeyler göreceğimi… Biliyorum göreceğim ama buna hazır mıyım bilmiyorum.
Fosforlu Cevriye’yi de anımsadım şimdi. Firdevs’i dinlerken anımsadığım gibi. İkisi farklı ülkelerde. Bu kentin sokaklarında bizden gizli kim bilir neler yaşanıyor. Anlatılacak her öyküde mutlaka kendimizi de buluruz ama bunun için görmeyi öğrenmek gerekiyor. Başka coğrafyalar, başka dinler, başka diller diyerek kendimizden uzak tutmaya çalışmak boşuna. Ortak olan bir şey var, insan olmak için verilen mücadele. Ne tuhaf kapıyı dinliyor biri, ne yaptığımı öğrenmek için. Onların istediği gibi olmak. Farklı olmak. Olmamak.
*
Kadınlara şiirler yazmadıklarında ve şarkılar söylemediklerinde erkekler, bitecek aşk. Ne zaman bitti desem bir şiir okuyorum, bir şarkı dinliyorum.
Masal da olsa.
Bir yanıt bırakın