KARALAMA DEFTERİ -6-

KARALAMA DEFTERİ -6-

5 Mart 2019

 

Küçük kız uyudu, sesi çıkmıyor. Az önce odasına gidip baktım. Gülümsüyor gibi geldi bana. Saçları yastığın üzerine dağılmış. Tavandaki yıldızlar ve ay parlıyor. Portakal gece lambası yanıyor. Kedi de ayakucunda yatıyordu. Uyunan kedi oldu. Kalktı, yataktan indi, dışarı çıktı. Salona geçti, koltuğa uzandı.

Ölüm acısı üç gün, denir ama öyle değilmiş. Her şey olması gerektiği gibi görünüyor dışarıdan bakınca ama öyle değil. Ölümünün üzerinden kaç yıl geçti oysa. Unutabilmek için fotoğrafları yırtıp çöpe atmıştım. Ona dair bir şey yok, kitaplarının dışında. Küçük kız eğer sorarsa, baban yok senin, diyeceğim. Büyüdüğünde babasına ait bir fotoğrafı olmamasına üzülecek. Yalnız o mu babasız büyüyen, büyüyecek?

Yıllar önce bu kente geldiğimde gençtim. İlk gelişim değildi. Yıllar önce küçük kızın yaşlarında , babam beni gezdirmek için getirmişti. Kadıköy’ü anımsıyorum. Sevmemin nedeni belki de bu. Küçük kızı denize bakarken bulacağım. Deniz analarını çok sevmiş. Martılara yabancı değil. Güvercinlere de öyle. Kalabalık rahatsız etmiyor. Pazara götürdüğünü anımsıyorum, kumaş alıyor elbiselik. Ona da  bulunmayacak bir elbise. Yalan benzerlerini alabilirdi, buradan alması gerekmiyordu. Sadece bayram olmadığı halde alınmasına sevinmiş olmalı.

Bu kentten ayrılamayışımın nedenini henüz bilmiyorum. Bu sevda niye? Belki bu gece çözeceğim. Sabah küçük kız uyandığında ona gerçekleri anlatma cesaretini kendimde bulacağım. Her şeyi anlatacağım. Sabaha çok var. Uyanmasına çok var.

İnsan ne zaman hatırlar? Ne zaman arar kaybettiğini? Bir anahtarın kaybolmasından sonra yaşanılan gibi olmalı. Neden gerekiyor peki? Çıkmak için mi? İçeri girmek için mi?

Baharın ilk günleri. Gecede saklı olan deniz kokusu buraya kadar geliyor. Martılar kanatlarında taşıyor olmalı. Hava bulutlu, ay zaman zaman bulutların arkasında kalıyor.

Kedi uyumadı. Beni izliyor. Bu evi dişi bir kedi, küçük bir kız ve bir kadın olarak üç kişi paylaşıyoruz. Bir de yukamız var. Çiçek açtığına göre o da dişi olmalı. Hepsinin yerine koyuyorum kendi. Bir tek kendi yerime koyamıyorum. Yuka mutlu yerinde, alabildiğine boy veriyor. Kedi mutlu, mama kabında maması eksik olmuyor, evi seviyor, çok seviliyor. Küçük kız  onu çok seviyor. Zaman zaman bana sorular soruyor, kediler hakkında. Onun da bir annesi var, neden annesi yanında değil, onu özlemiyor mu? Dışarı çıkamadığı için, özgür olamadığı için, pencereden bakarken üzülüyor mu? Yavruları olmasını çok istiyor mu? Bizimle birlikte masada yemek yemediği için üzgün müdür? Rüya görür mü? Özlediği bir şey var mı? Yanında olmasını istediği biri?..

*

Onu ilk kucağıma aldığım günü anımsıyorum. İkimiz de çok mutluyduk. Eve geldiğimizde bir odası olmadığı için üzülmüştüm. İşten ayrılmıştım. Sütünü bakkaldan alırdım. Elbette bugünler de geçecek ve ben yeniden işe başlayacaktım. Tanınmayacak kadar zayıflamıştım. Giysilerim tam gelmiyordu. Saçlarımın kesimi bozulmuştu, kendimi bırakmıştım. Kaç yaş almıştım? Evden çıkmıyor bütün zamanım küçük kızın yanında geçiyordu.

Dokuz aylık olduğunda işe başlamam için, onu kreşe bırakmaya karar verdik. Üçümüz birlikte gittik. Çocuğun gelişimi için neler yapacağımızı anlattılar. Ona zaman ayırmamızı öğütlediler. Nerede oturuyoruz?

Oradan çıkarken çalışmamaya kararlıyım.

Çocuğumun büyümesini sevinçle izliyorum. Parmakları hep parmaklarımı arıyor. Beyaz kedi ayakucundan ayrılmıyor. Yazmaya başlamışım, ama okumak için daha çok zamanım oluyor. Okumalarıma engel olan her şey artık aradan çıkmış. Kütüphanede okul yıllarından kalma kitaplar yok. Onları öğrenci evlerinden taşıyamamışız. Yeni kitaplar alınıyor okudukça. Yerde duruyorlar, ders kitaplarıyla birlikte. Bugüne kadar gerek duyulmayan bir eşya. Dergiler kullanılmayan odada. Sonra küçük bir kütüphane, ardından ikincisi.

Onun büyümesini izliyorum, sanki onunla birlikte ben de yeniden büyüyorum. Onun yerine de koyabiliyorum kendimi. Günlüklerim var. Günlüklerim ve o.  Geçmişi aramıyorum, gelecek var, büyüyecek bir  çocuk var. Duvarları pembe boyalı bir odası oluyor. Yatağında küçük bir pelüş bebek var, başucunda dönen yıldızlar ve ay. Güzel bir yatağı, dolabı. Kral, kraliçe ve prenses. Masallardaki gibi. Mutlu sonla biten bir masalın, aslında yeni başlayan masalın ilk sayfaları. Kaçıncı yeni baştan başlayış, kaçıncı masal?.. Sabaha çok var.

 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*