GÜNLÜKLER – 3 Aralık 2019

GÜNLÜKLER – 3 Aralık 2019

Neden feminizm?

Önce kadın bedenini düşündüm. Bir yanda masum evcilik oyunları oynarken diğer yanda etlerini satan kadınlar var. Bu ikisini bir araya getiremiyordum. Ailecek bir aradayken etlerini satan kadınlara gitmeyi teklif ederken birbirlerine erkek erkeğe konuşurlarken kadınların yanında kendi kadınlarını ayrı bir yere koyarlar. Aldırmazsın önce söylediklerini kulakları duysun istersin, çın çın öter ama duymaz. Kulağı kadında ve kadın susar. Sonra da git der, demek zorunda kalır günü birlik ilişkilere. Ama aşık olmak bir başka kadına başka bir şeydir. Nedense aldatmaktır. Eşitlik adı altında ısıtılır satılır yazılır ama bu da erkeklerin özgürlüğüdür. Kadının hâlâ bedeni incinebilirdir. Aşk adı verilir.

Bu iki yüzlülük yüzünden feminist olabilir kadın.

Yüz yıllarca kadın üzerinde ağır baskılar vardı. Tanrıçalardan sonra ama o da tam anlamıyla kadına özgürlük tanımaktan çok tapınmaydı sanırım; doğurganlığına duyulan bereketi simgeleyen kadın oldu ve kadınların ziyaret ettiği, adaklar sunduğu kadınlar.

Neden Amazon kadınları hakkında yazılmıyor ya da kolay ulaşılmıyor? Neden Adem’in ilk eşi olduğu ve topraktan yaratıldığı anlatılan efsaneleri herkes bilmiyor? Bilinen kadının baskı altında olduğu yıllar. Feminizm çok yakın bir tarihte kendini var etti ve en büyük yazar da Simone de Beauvoir, Woolf. Bizim tarihimizde de kadının var olma mücadelesini şiirlerinde işleyen Divan edebiyatında yer alan şair Mihrimah Hatun.

Bugün hâlâ kadın bedeni üzerinden tecavüzler, tacizler varsa ve adalet yoksa feminizm var olmak zorunda.

Bugün aşk yoksa ve cinsellik aşksız da oluyorsa bugüne kadar kandırılmış kadınlar. Masalların ardından yazılan romanlarla. Özellikle de erkek egemen toplumu destekleyen romanlarıyla öne çıkan erkek yazarlarla. Bu nedenle feminizm olmak zorunda. Kadın bedeni bu toplumda özgür değildir ve incinebilir. Etini satan kadın bile incinebilir. Zaten incinmediğini nereden biliyoruz? Bunu anlatacak kadınlar bunu yaşayan kadınlar olacaktır, peki onlara yazma cesareti veriyor ve yazmayı öğretiyor muyuz? Yazan kadınlar neden okuyan ve yazmaya çalışan kadınlar olduğunu ve ancak kendi sorunlarını yazdığını anlayabiliyoruz.

Erkekler kendi eşlerine eşitlik hakkını tanıyabilir ama onları adaletin karşısında savunma hakları da yok. Adalet yok.

Bugün için feminizm gereksiz görülebilir, birlikte onca verilecek mücadele varken. Peki neden kadın haklarını savunmak için yanlarında olmaz eşler? Neden yalnız kadınlar?

İşte bu yüzden de feminizm savunulabilir.

Bir erkek çocuğunun bir kız çocuğuna cinsel saldırısı ne kadar masum kabul edilebilir? Kız çocuğuna ne söylemek gerekir? Bunu yaşamayan ve bir şeyler yapmayan birisinin açıklaması havada kalır. Hikaye edilirse belki daha unutulmaz olur.

Erkek çocuk dokuz on yaşlarında. Sınıfın güzel kızlarından birisi için arkadaşına, beni dudaklarımdan öptü, der. Sonra bunu başkalarına da söyler. Bu sınıfta yayılır ve kız öğrencinin kulağına gelir. Ağlar ve öğretmenine gider.

Erkek çocuğun annesi, o kızın oğlunu üzdüğünü ve oğlunun üzülmesini istemediğini söyler. Kız çocuğunun babası, bir özür bile dilemedi bizden, der. Öğretmen çıldırırsın mı, hadi çıldırsın. Otuz beş çocuk içinde bu olayı nasıl çözecek? Olay burada bitecek mi?  Bitmez elbette. Bunu ayrıntılı olarak yazmaya çalışsam sanırım başaramamam. O kızın duygularını ifade edebileceğimi sanmıyorum. Sadece şu cümleleri kurdurabilirim; “Anneme ne söyleyeceğim? Ne yapacağım şimdi? Babam ya kızarsa…”

Bu cümleleri, kız çocuğunun bu davranışın anlamı hakkında ne bilip bilmediği ortaya çıkar. Ekranlarda gördükleri nedir? Kendi ev hayatlarındaki yeri nedir? Ona neler anlatılmıştır? Böyle bir durumda ne yapması gerekeceği hakkında bilgi verilmiş midir?

Erkek çocuğunun cümleleri elbette düşünmeyeceğim bile. Ona bu cesareti veren ve sürekli yaptıklarıyla eğlenen bir çocuk.

Bu iki çocuğa da farklı yaklaşmak gerekiyorsa bunun nedeni ortada; eşitlik olmamasıdır. Bu yüzden feminist olmalı.

Kız çocuğunun bedenini korumaya çalışırken, erkek çocuklarına eşitliği özgürlüğün sınırsızlığını anlatmak ve yaşamasını beklemek ne kadar gerçekçi.  İkisine de farklı hikayeler gerekiyorsa burada bir eşitsizlik var demektir. Feminizm savunulmalı.

*

Bugün insanların gittikçe yabancılaşması üzerine konuştuk arkadaşımla. Bu elbette yeni bir şey değil. Fabrikada işler monoton rutin makineleşmişti ya şimdi bütün iş alanlarında benzer bir yaklaşım var. Çalışanların neler yapacakları belli; rutin her şey ve dışına çıkma yasağı var. Yaratıcılığını kullanamıyorsun. Üretemeyen insanlar üremeye yönelik çalışıyor. Aynı şeyleri her bir denemesinde aynı sonuçlarla bitiriyorlar; yeni olan bir şey yok. Yaratıcılık yok. Değişim yalnızca ellerine verilen oyuncaklarda, ekranlarda görüp dinledikleri repliklerde… Geçicilik.

Farkındalık için feminizm şart.

*

Öğretmen arkadaşıma yazmasına yardımcı olacağını ama benim yazmayacağımı söyledim. Ben kötüleri yazmaktan yaratıcılığı tercih ediyorum. Gerçekler özellikle çocuklar ve hayvanlar olunca göğsümü daraltıyor. Dokuz on yaşlarındaki kız öğrencisinin yaşadığı cinsel tacizler…

Kıyıda köşede gizli kalan bu kız çocuklarına sessiz sedasız yardım etmeye çalışmak nereye kadar olanaklı? Bunu açık olarak anlatmak, yardım almak  için feminizm şart.

Birbirimizin farkında olmak için farklılıklarımızı kabul edip feminizmi savunmak gerek.

İşte bu nedenle biraz da kadınlar üzerine okuma yapmak istiyorum.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*