GÜNLÜKLER -102-
11 Ocak 2019
Durmak ne kadar da zor. Düşünememek. Boş. Sadece hesaplaşma öncede kalan her şeyle. Yapamadıkların çok yaptıklarınla. Aslında yapamamış olmak ve sadece hayal olarak kalmış olmak çok daha iyi. Çünkü hayali yaratan kendin, yani dilediğin yapılabilir. Engel yok. Engelsiz. Engel sadece siz.
Artık her şey açık açık anlatılıyor üstelik en ince ayrıntısına kadar satır arası boşluklar olmadan virgülsüz bir solukta söylenen paragraflık cümleler kurmak ve nefes almak için duraklamak.
Durmak. İkinci paragrafa başlamak.
…
*
Rüzgârın uğultusu gece boyu dinmedi.
Oturmuşum. İğne oyası yapıyormuşum. Kelime oyalıyorum çemberime, rengarenk iplerle.
Rüyadan yüksek seslerden uyanıyorum. Meğer rüyadaymış. Terlemişim. Kalktım. Rüzgârın ağaçlarda çıkardığı seslere kulak verdim. Ara sıra camları da zorluyor. Pencereyi açsam perdeler uçuşacak. Klasik müzik dinliyorum. Durmak diyorum, dinlemek diyorum, iç ses olmaksızın. Böyle de yazılmaz ki. Ceeek eee, diyor köşelerden çıkıp yaşlarım. Şimdi arabesk şarkı dinlemenin tam zamanı. Arabesk yatıştırır. Yanında ayran bile sarhoş eder.
İnsan açken herkesin tok olduğunu düşünüyor. Ama insan bir şeyler biliyorsa, birçok insanın, kendisinin bildiklerini, bilmediğini düşünüyor.
Bildiklerim: Son zamanlarda –son yıllarda- çeviri kitaplar basılıyor. Büyük yayınevlerinin kitaplarında büyük indirim var, herkes okusun diye; kitaplara bakan çok, kasa hareketsiz. Sokaklarda, geç saatlerde daha çok gençler görünüyor. Simitçi geç saatlere kadar simitlerini satmak için soğukta büzülmüş bekliyor. Taksi şoförü dedi ki işler iyi, zam gelmesin de herkes taksiye binebilsin. Market, fiyatlarını büyük marketler zincirlerine göre belirlemiş, aynı. Sokaklarda, otobüslerde, dolmuşlarda; telefonda konuşanlar özel hayatlarının dışına çıkmıyor. Zengin yabancılar değil sokaklarda görünenler; zenginler arabalarını kullanıyor. Gökdelenlerin etrafına, çöplerin geri dönüşümünü sağlayan insanlar yaklaşamıyor. Evlerdeki soba delikleri kapatılalı çok oldu, yine de uyarılar veriyor sobalara dikkat; oysa şimdi doğalgazla da ısınılmıyor. Kadınlar çorapsız terlik giyiyor bu haftalarda, kaban yerine de kat kat örgü kazak(bu kadınlar çalışmıyor olmalı); erkeklerin çoğunda ayakkabı çorap kaban. Salondaki koltukta uyuyor, üzerine battaniye almadan erkekler, bekliyorlar ki…; kadınlar kalkıyor çocuklarına bakıyor, yataktan düşmüş yorganları kaldırıp çocuklarının üstüne örtüyorlar. (Sence neden erkekler üstlerine battaniye örtülmesini bekliyorlar? Neden olacak, anneleri öyle yapmış, senin de annesi gibi davranmanı bekliyorlar. Yok öyle değil, çocuklarını kıskanıyor olmalılar. Ama onlar daha çocuk. Ya onlar?..) Herkes terk etmiş gemileri, sandallar fırtınada dalgalarla boğuşuyor; kim kurtaracak? Herkes yazıyor; kim okuyacak?
Bir el, silah bana doğrultuluyor.
“Rica ederim yapmayınız. Teessüf ederim. Teşekkür ederim.”
Eh senin de yaratıcılığın da batsın yere.
“Esef ederim…”
*
Durmak bitti anlamına gelmiyor. Her son durağa gelişinde, ister istemez yeniden biniyorsun ilk duraktan otobüse.
Kedi de söylenmeye başladı.
Bir yanıt bırakın