ANILAR, PARAMPARÇA / Suat Derviş / İthaki Y. KENDİNE TAPAN KADIN / Suat Derviş / İthaki Y.

KİTAP -29-

2 Aralık 2018

ANILAR, PARAMPARÇA / Suat Derviş / İthaki Y.

KENDİNE TAPAN KADIN / Suat Derviş / İthaki Y.

Suat Derviş’in anılarını, gazetede yayımlanmış yazılarını ve Derviş Ailesi Tarihi’ni okudum. Suat Derviş kendi kaleminden okumayı onu tanımayı istemiştim. Gerçekten de öyle oldu. Onun hayat hikâyesini ve Fosforlu Cevriye’yi anlatan video izledim.

Böyle mi başlamalıydım? Oysa güzel bir öznel yolculukla anlatmaya başlamak istiyordum. Yıldızlı gecelerin Fosforlu’su. Deniz kızı, yıldız tozu. Bir yıldız gibi kayıp giden ve yıllar sonra yeniden baskılarının yapılmasıyla tozlarını zihnimize düşen. Buz dağının görünen kısmı romanları ve buz dağının altı anlatılmamış. İstemiş istemesine  anılarını yazmayı ama sonra neden yazmamış bilmiyorum. Çektiklerini yazmak istemiş. Bu coğrafyada kim çektiklerini yazıya aktarıyor ki, Suat Derviş yazsın. Mücadelesinden vazgeçmemiş, öyle de dimdik durmuş. Dedikodulara kulak asmamış, ben mi asacağım şimdi.

Anılarını okumak, kelimelerini seçmesi, kurduğu cümleler…

Hayır hiç keşke dememeli. Keşke yazsaydı, dememeli. Yine de yazsaydı diye düşünmeden edemiyorum. Anlattıklarıdır anlamamız gereken. Üstüne başka söz gelmemeli. Yine de Efsane Bir Kadın ve Dönemi kitabını okumak istiyorum, Liz Behmoaras’ın kaleminden.  Yeni Yüzyıl Üniversitesinin Suat Derviş üzerine yapmış olduğu sempozyumdan derlenmiş kitabı da okumak istiyorum.

Kendine Tapan Kadın romanı bir solukta okunuyor. İki kadın, iki erkek karakterler var ve aşkı anlatıyor. Kimse aşkın ne olduğunu bilmiyor ama herkes ne olmadığını biliyor. Bu romanda diğer romanlarında olduğu gibi aşk var. Romanlarda aşk olmazsa olmaz ya, hayatın en deli en çılgın, her şeyi göze alabilen dönemleri. Bir yıldız gibi parlar, parlar sonra toz olur ve… Ve nereye döküldüğünü bilemeyiz, belki de saçlarımıza düşer biz fark etmeden. Kim bilir? Denize?.. Toprağa?.. Kırmızı güllere, karanfillere, mor menekşelere…

Kendine tapan yalnız kadınlar değil, erkekler de var. Güç, para isteği mi? Zümrütler, altınlar… Aşk özgürlük değil de nedir? Özgür olan insanın elinde ne vardır? Bir alyans bile gerekmez aşık olanların parmaklarında. Bağlıdırlar. Birbirlerine, hayata, mücadeleye…

Ben bendeki Suat Derviş’i mi anlatıyorum ne? Romanlarından çıkardığım kadın. Aşk her yerde onun için. Okumaktan ve onu tanımaktan mutlu oldum. Çocukluğunda ve gençliğinde aldığı eğitimle hayata iyi hazırlanmış, birçok kayıplar yaşamış… Yazmış, yazmış…

Bana da okumak düşmüş. Anlamak. Bir kadın yazarın, masa başındaki çalışmasını anlamak, karakterlerini anlamak. Her şeyi yaşayarak öğrenemem ki. Bir dağ var, o dağın adında o var. Üzeri yıldız yıldız, bana tozlarına dokunmak düşer. Ne mutlu bana.

Özetlemek istemiyorum romanlarını. Her anımsayışta –ki unutmayacağımdan eminim- bir parça bir yıldız tozuna parmaklarım değsin, parlasın diye.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*