SİL BAŞTAN – 27 Şubat 2023/Pazartesi
Utrecht’te hava soğuktu. Cuma günü tramvaylar çalışmıyordu, çalışanlar grevdeymiş.
Ağaçlar yemyeşildi, yosun tutmuştu gövdeleri ve dalları. Yağmur yağmadı. Rüzgâr öyle sert esiyordu ki dışarıda olmak dolaşmak olanaksızdı. Orada yaşayan insanların giydikleriyle ben dışarıya çıkamazdım. Beresiz ve atkısız çıkmadım. Kendimi yabancı bir yerdeymiş gibi hissetmedim. İngilizce kadar Türkçe konuşanların sayısı oldukça çoktu. Çok sevdiğim, üniversiteden arkadaşımla buluştuk. Merkezdeki Mado buluşma yerimizdi. Arkadaşım bizim masaya gelinceye kadar iki üç masada oyalandı, birileriyle konuştu. Masalardaki insanların hemen hemen hepsi Türk’tü ve birbirlerini tanıyorlardı.
Bugün uçakla İstanbul’a indiğimizde sıcak hava bizi sarıp sarmaladı. İçimiz ısındı. Montlarımızı elimize aldık. Kurak günler bekliyor bizi. Eve geç bir saatte geldik. Kardeşim ve ben… Burada kaldığım yerden başladım. İstanbul’da deprem olur mu? İzmir Foça’da bir deprem olmuş. Daha şiddetlisi olur mu, diye endişe ediyorum. İzmir için de endişeliyim. Maraş depreminin ardından birçok artçı depremler yaşandı. Evde kalmak, bir tür ölümü kabullenmek. İzmir’e gitmek istiyorum. Kardeşimle birlikte gidebilirim. Yazar arkadaşım D. beni aradı. O da ben de bir şey yazamıyor, okuyamıyoruz. Herkesin olduğu kadar sorunlarımız ama deprem sonrası kendimizi toparlayamadık.
Romanımı sanırım, bir hafta içinde, ilk bölümünü yetiştiremeyeceğim. Editörüm aramadı. Günlük rutin hayat sürüyor ama hiçbir şey eskisi gibi değil. Arkadaşlarım Maraş depremi için yapılan yardımlarda aktif olarak katılıyorlar. İki arkadaşım, deprem bölgesindeki yakınlarını ağırlıyor. Onlar için depreme dayanıklı yuva arıyorlar.
Karadut ve Emo beni unutmuşlar ya da uzun süreli gittiğimi düşünmüş olmalılar ki sevinçle karşılamadılar. Küsmüş de olabilirler. Saat gece yarısı. Uyku tutmadığını yazmasam da olur. Hâlâ ayaktayım. Uyumak da istemiyorum.
Frank Hoogerbeets yeni bir açıklama yapmış. Mart ayının 3’ü veya 4’ünde Dünya, Merkür ve Satürn’ün birbirine yaklaşacağını bunun da bir başka depreme neden olacağını söylemiş. Türkiye’de büyük bir deprem daha olursa… Düşünemiyorum. Maraş depreminin yaralarını sarmak yılları alacakken, yeni bir yıkımın üstesinden gelmek… Deprem bölgesinde yaşayanlar için yardımlar sürüyor. Uzun bir süreç olacak. Cumhurbaşkanı deprem bölgesine gitti ve çocuklara para dağıttı. Depremzedelere yardım için yapılan futbol maçında bütün biletler satılmış. Sahaya oyuncakların ve atkıların atıldığı anlar sosyal medyada paylaşıldı. Kayıp çocuklar ve kimsesiz çocuklar bu oyuncaklarla oynayamayacaklar. Çocuk mezarlarında çocukları üşümesin diye koyulan montlarla birlikte oyuncakları da göreceğiz belki.
Maraş depreminde yaşananlar yavaş yavaş anlatılmaya ve yazılmaya başlandı. Okumak ve dinlemek yürek istiyor. Dün TİP’in yaptığı eylemde birçok kişi gözaltına alınmıştı. Bugün serbest bırakılanlar olmuş. Hükümetin istifasını istedikleri ve Kadıköy’deki Kızılay Şubesine yürümek istedikleri için gözaltına alındılar. Hangi haber kanalında televizyonda yer verildiğini bilmiyorum. Büyük olasılıkla yer almadı. Futbol maçlarında da aynı sloganlar atılmıştı.
Türkiye’de yaşamak her gün ölebileceğini düşünmektir. Her şey olabilir. J. evinin sağlam olmadığını söylüyor. Alt kattaki iş yeri kolonları kesmiş.
Roman. Yok. Roman yok.
Bir yanıt bırakın