MUTLULUĞUN RESMİ
Onur birinci sınıfa gidiyordu. Sessiz bir çocuktu. Sınıfta, resim yapmayı en çok seven oydu.
-Dersimiz resim, dedim mi, en çok sevinen de o oluyordu.
Birinci sınıfta bol bol resim yapıyorduk. Resim defterleri, rengarenk boyalarla doluyordu.
-Kâğıtta hiç beyaz yer kalmayacak. Boya kâğıdı yalayacak, diyordum.
Öğrenciler de önce kurşun kalemle çiziyorlar, sonra da çizdiklerini rengarenk boyuyorlardı. Sayfanın her yerini boyayan, benden kocaman bir aferin alıyordu.
Yavaş yavaş resim yapmayı öğreniyorduk. Sayfayı beyaz bırakmamayı öğrenmiştik. Sıra kurşun kalem kullanmadan, boya kalemleriyle çizmeye gelmişti. Çizdiğimiz her resim renkli boya kalemlerinden oluşuyordu. Bir araba mı çizmek istiyoruz? Önce, çizeceğimiz araba için bir renk seçiyorduk. Sonra da o renkle arabayı çiziyor, içini de boyuyorduk.
Sınıftaki bütün resimler birbirinden güzel, birbirinden yaratıcıydı. Ama Onur’un çizdikleri bir başkaydı.
Bir gün resim defterine çizdiği bir resmi gösterdi. Sayfada en çok mavi ve yeşil kullanmıştı. İki ton mavi kullanmıştı. Açık mavi kâğıdın üst tarafında gökyüzünü gösteriyordu. Gökyüzünü, kolları olan sarı bir güneş süslüyordu. Gökyüzünün altında yemyeşil kocaman bir orman uzanıyordu. Ormanın altında da koyu mavi renkte bir nehir akıyordu. Nehrin üzerinde dört beş kuş uçuyordu. Kuşların ağzından nehre doğru rengarenk çizgiler uzanıyordu. Çizgileri görünce çok şaşırdım. Sordum:
-Bunlar nedir Onur?
Onur bir süre resme baktı. Sonra:
-Sis. Hani nehirlerin üzerinde sis olur ya…Kuşlar ağızlarından sis bırakıyor.
-Çizgi sisler, çok güzel, dedim.
O gün Onur’a kocaman bir aferin verdim.
Aradan bir kaç gün geçmişti. Yine dersimiz resimdi. Öğrencilere diledikleri resmi yapabileceklerini söyledim.
Muhammet kendi evlerini çizdi. Evin duvarlarını gri kalemle, çatısını kırmızı kalemle çizip boyadı. Sonra da evin bahçesine ağaçlar, çiçekler çizmeye koyuldu.
Emre, sayfaları açık bir kitap çizdi. Kitabın sayfalarına ince ince yazılar yazdı. Sonra da kitabın bir sayfasına baş başa vermiş iki sarı kuş çizdi. Emre’nin yanına gidip sordum.
-Bu kuşlar ne yapıyor Emre?
Emre hiç düşünmeden yanıt verdi.
-Birlikte kitap okuyorlar. Bu kuşlar kitap kuşları, dedi.
Ayşe, sayfa büyüklüğünde bir kız çizmişti. Kırmızı dudaklı, kara gözlü, uzun kahverengi saçlı bir kızdı. Ayşe, kıza uzun etekli bir elbise giydirmişti. Elbisenin eteklerine çiçekler çizmiş, çiçeklerin üzerine de kelebekler kondurmuştu. Ayşe’ye sordum:
-Ayşe, kimin resmini çizdin?
-Bebeğimin resmini çizdim öğretmenim. Bebeğimden farklı olarak da bu çiçekleri ve kelebekleri yaptım, dedi.
-Çok güzel, dedim.
Emirhan’ın yanına gittim. O da annesini ve babasını çiziyordu. Resimlerin üzerine yazmıştı. Anne, baba.
-Sen neredesin Emirhan, diye sordum.
Bir süre düşündü Emirhan. Sonra kahverengi boyayı aldı. Anne ile baba arasına bir çocuk çiziverdi. Üzerine de yazdı: Emirhan.
Gülümseyerek ayrıldım onun yanından.
Onur’un yanına gelmiştim. Kâğıdına baktım. Kâğıdın ortasına iki kocaman daire çizmişti. Başka da bir şey yapmamıştı.
-Onur, ne çizmeye çalışıyorsun?
-Çocuk, dedi Onur.
-O çizdiğin daireler nedir?
-Çocuğun gözleri, diye yanıtladı.
Sonra dairenin içine noktacıklar koydu. Şimdi bir çift göz bize bakıyordu.
-Şimdi ne çizeceksin, diye sordum.
-Düşünüyorum, dedi.
Onur, kalemini aldı ve iki küçük daireyi kocaman bir dairenin içine aldı. Sonra düşünceli düşünceli resmine baktı.
Dairenin iki kenarına kulak çizdi. Başına da üç tel saç kondurdu. Çocuğun çizimi hızla tamamlandı. Çocuğun yuvarlak bir burnu, gülümseyen bir dudağı oldu.
-Ona el ayak da çizeceğim, dedi Onur.
Çocuğa çizgiden el ayak yaptı. Sonra da çocuğun eline yedi çiçek çizip verdi.
Onur, çiçeklerin her birini farklı renklerle boyadı. Çiçekler gökkuşağını andırıyordu. Sarı boya kalemiyle, çocuğu bir dairenin içine aldı. Dairenin içini sarıya boyadı. Çevresine, güneşin çocuğu saran kocaman sarı kolları çizildi.
Maviyle boyadı, yeşille boyadı. Gök mavi, yer yeşil oldu. Dilediği renklerle sayfayı boyadı. Artık kâğıtta boyanacak yer kalmamıştı.
Onur çok mutluydu. Gülümsüyordu. Çizdiği resmi aldı eline. Yerinden kalktı. Kollarını iki yana açıp geldi yanıma. Sarıldı bana. Ben güneş, o ellerinde çiçeklerle bir çizgi çocuk oldu.
Bir yanıt bırakın