AŞK ROMANLARI OKUYAN İHTİYAR – Luis Sepulveda / Can Yayınları

 

AŞK ROMANLARI OKUYAN İHTİYAR – Luis Sepulveda / Can Yayınları

Kitabın adı dikkatimi çekmişti. Aşk Romanları Okuyan İhtiyar. Ödüllü olması, yazarın Şilili olması… 1988 Premio Tigre Juan Ödülü alması. İnternet üzerinden aldığım için ilk sayfalarını okudum. Arka kapak yazısını da. Yazar hakkında ön bilgi… Bütün bunlardan sonra okumam gerekiyordu. Öyle de oldu. Bugün kitabın aldım elime. Okudum.

Şilili yazar yalın, çarpıcı romanlar yazıyor ve dünyaca ünlü çevreci bir aktivist. İnternet üzerinden ilk dokuz sayfası ve arka kapak yazısı okunabilir.

Karakterler yerleşimciler, yerliler, altın arayıcılar ve devleti temsil eden belediye başkanı. Olaylar ihtiyarın etrafında yaşananlardır. Gençliğinde, karısıyla birlikte yaşadıkları yerden ayrılırlar. Geçimlerini sağlayacakları bir yer ararlar. İstedikleri ekip biçecekleri bir arazidir. Yerlilerin yaşadıkları ormanlık yerde, ırmak kenarında bir baraka yaparlar. İklim koşulları ve verimsiz topraklar bütün emeklerini boşa çıkartır. Karısı hasta olur, iyileşemez ve ölür. Yalnız kalır. Yerlilerle dost olur. Avlanmayı öğrenir, yenilecek meyveleri, bitkileri… Ormanı, toprağı, vahşi hayvanları, ırmağı, iklimi öğrenir. Yerleşimcilerin gelmesiyle birlikte, yerliler göç etmek zorunda kalırlar. İhtiyar da yalnız kalır. Öğrendikleriyle yaşamını sürdürür. Bu arada yaşadığı yerdeki değişimleri onunla birlikte öğreniriz.

İhtiyar adam ile yerliler arasında sevgiyle örülen ilişkileri bozulmuştur. İhtiyar adam artık ne yerli ne de yerleşimcidir. Yalnızdır.  Aşk romanları okumaya başlar. “Yazarın kötü adamları kitabın en başında açıkça belirtmesi pek hoşuna gitmişti.”

Devleti temsil eden Belediye Başkanı, diş hekimi, papaz, öğretmen… Belediye başkanı demokratik bir şekilde okuma yazma bilenlerin kullandıkları kapalı oyla seçilir. Kullandıkları oy karşılığında bir içki verilir.

Önemli olan sadece olaylar değil, insanların düşünceleri ve aralarında geçen diyaloglar çarpıcı. Her birinin birbirlerine bakışı, iletişimleri, iletişimsizlikleri ve derken birden bire hayatlarına giren devletin temsilcisiyle başlayan değişim. Papazı, öğretmeni ve diş hekimini tanırız.

İhtiyar yapacak bir şeyi olmadığından kitap okumak ister. Okuduğu da oy verileceği zaman öğrenir. Yazmayı bilmez, sadece okuyabilmektedir. İlk gördüğü kitap papazın okuduğu kitap olur. Sonra öğretmenin kitaplığındaki elli kitapla karşılaşır. Çocuk Kalbi’ni okurken ağlar, çocuğun acısına ortak olur. Tarih kitaplarını okumak istemez, neden?  Geometri kitaplarını da istemez. Bir aşk romanı okur ve okumak istediği kitapların aşk romanları olduğuna karar verir. Diş hekimi de ona aşk romanları getirmeye başlar.

Doğanın sahibi yoktur. Yerliler, doğanın çocuklarıdır, beslenmek için avlanırlar. Yerleşimci olamazlar, topraklar ekilip biçilmeye uygun değildir; zaten doğada yenilecek bitki ve meyve bulunmaktadır. Biriktirmek,  saklamak gerekmez. Parayla da işleri yoktur. Yerleşimcilerin devlet teşvikiyle gelmesi, altın arayıcıların gelmesi derken  belediye başkanlarının olmasıyla devlet varlığını hissettirmeye başlar.

Dünyaya, birbirimize, başkalarına, coğrafyaya  bakış açımızı değiştireceği inancındayım. Bildiğimizden emin olmak ve artık anlatabilir olmak için fırsat tanıyacak.

Okuduğu aşk kitabı  için “…Başka türlü bir aşk hakkında. Acı veren bir aşk” diyor.

Doğayı, doğayla iç içe yaşayan insanları, doğadan kopan insanları, parayı, silahı… Her şeyi anlatıyor.

Neredeyse sonunu da yazacağım. Yazmayacağım.

 

 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*