7 Kasım 2017 TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı
6 Kasım 2017/Pazartesi
Yarın kitap fuarına gideceğim. İstanbul’da TÜYAP Kitap Fuarını hiç kaçırmadım. Özellikle okur olarak gitmeyi çok seviyorum. Yazmaya başladıktan sonra da imza etkinliğimden kaçıp zamana aldırmaksızın dolaşırım. Kaç yıl oldu hatırlamıyorum. Belki de İstanbul’a geldiğim tarihi vermeliyim; 1990. Yazmaya başladığım yıl da 2002. Öğretmenliğe başladıktan sonra -1996- çocuk kitapları okumaya başladım. Oğlum da doğunca onunla birlikte okumaya başlamıştım. İnanıyorum ki çocuk kitapları yalnızca çocuklar için yazılmıyor. Çocuğuyla birlikte büyüyen anne babalar için de önemli. Kitapların isimleri bile birçok ipucu verebiliyor. Hayal dünyasına kapıyı aralıyor. Bu yıl siz de giderseniz yayınevlerinin çocuk kitaplarının adlarını şöyle bir okuyun. Bu isimler size buradaki kitapların içindekileri hakkında çok şey anlatır. Bunu bizim projemizdeki kitaplar çıktıktan sonra fark ettim. Yedi Tepe İstanbul Öyküleri serisindeki kitapların adları İstanbul’u anlatmaya yeterliydi.
Beni etkileyen çok çocuk kitabı olmuştur. İsimlerini yazacağım, dilerseniz internetten bakabilirsiniz. Gülçin Alpöge’nin Işıkları Seven Böcek kitabı kendi ışığımı aramak için yola çıkmamı sağladı. Hiawyn Oram’ın yazdığı Sinirli Sinan. Bu kitap da elbette sinirlenmemeyi öğrenmek için bana bir başka yol önüme açtı. İlginçtir ki bu iki kitap okul öncesi resimli kitaplardandır. Metin azdır. Özellikle Sinirli Sinan’da şaşırtıcı şekilde azdır. Bütün büyüsü kısa cümlelerinde ve resimlerindedir. İşte böylece çocuklarla birlikte yol almaya başladık. Karşımıza birçok kitaplar çıktı. Beğendiğim kitaplar bende eksik olanı ya da bende var olup benim göremediklerimi ya da ya da olmak istediklerimi gösteriyordu. Aslında hepimiz ayrı ayrı kitaplarla aynı yolun yolcularıyız. Bu kitaplardan sonra bize edebiyat eserleri eşlik ediyor. Kurtlarla Koşan Kadınlar’ı beğeniyle okumuştum. Bana kendi hayallerimi kurmama cesaret vermiş, yol göstermiştir. Bir yerde Bitmeyecek Öykü’dür yaşamımız. Ağaçların Özel Hayatı’dır. Hep gitmek duygusu bir parça okuduklarımızla güçlenir; ama gitmek, kendimizi de gideceğimiz yere götüreceğimiz düşünülürse çözüm değildir. Bulunduğumuz her yerde insanca yaşamak için direnmek ve mücadele etmek, gitmenin bir başka adı.
Bakalım yarın hangi kitaplar, yeni yolculuklara kapı aralayacak. Benim kitaplarım mı? Elbette ya. Ama o yolculukları tamamladım şimdi yeni yolculuklar için yeni öykülerin peşindeyim. Her gün aynı şeyleri aynı aynı düşünmekten sıkılıyor insan. Yazmak istiyor. Yazmak istedikçe okumak istiyor. Okudukça yazıyor. Sonu yok bunun.
Yarın Bir Yuka Hikayesi kitabımı imzalayacağım. Kitap bipolar bir kadının günlüklerinden ibaret. Onun her günü tamamlanmamış bir öyküdür. Hayatta kalma mücadelesi verir. Biz de tanık oluruz. Her zaman tanık olarak kalmıyor muyuz zaten?