I.BÖLÜM
HER YANIM MAVİ Sevda’ma
“Otobüs durağında bekliyordu.”
Neden böyle başlasın? Yazan, ben değil miyim? Yaşayan ben, kurgulayan ben…
Otobüs durağında bekliyordum. Göreve ilk başladığım okulda öğrencilerimle buluşacağım. Aradan dokuz yıl geçti.
“Öğrencilerini tanıyamamaktan korkuyor. ”Kimse duymasın!” Hatırladıklarını hatırlayamamaktan… Etrafına baktı. Bir kadınla göz göze geldi. Başını çevirdi, gökyüzüne baktı. Aynı gökyüzü…”
Ayrıldıktan sonra okul yıkıldı, artık bahçe duvarları olan büyük bir okul yapıldı. Görmedim. Anlattılar. Çok katlı apartmanlardan oluşmuş siteler yapılmış… Yeni yapılan okulu görmek için, okulun önünde buluşalım, dedim. Öğrencilerimi teneffüs sonrasında mahalle aralarından toplamaya çalıştığım günlerde… Seslenince, mavi önlükleriyle, gözleri ışıl ışıl koşarak gelirlerdi.
Yarım saat oldu, otobüs gelmedi. Başımı sürekli kaldırıp gökyüzüne bakıyorum; mavi. Cadde ortasında kalmış, kocaman çınar ağacının yapraklarıyla birlikte, rüzgârda salınıyorum.
“Bakmayacağım, diyorsun; ama yine bakıyorsun. Bulutlar şekilden şekle giriyor. Herkes birbirine bakıyor.”
Olmuyor. Elimde değil. Sanırım, “Geç kalmışım!” duygusu yaşıyorum.
“Neden geç kaldı otobüs? İşte geliyor. Oturacak bir yer de buldu.”
Pencere kenarındayım. Yolcular değişmemiş. İlaç kokusu mu?… Hastaneden, hasta ziyaretinden dönüyor olmalılar. Kokular çağrışım mı yapıyor yoksa? Baş örtülü kadının kucağındaki küçük çocuk, saat üçe kadar nerede ayakta kalmış, bu kadar yorgun düşmüş olabilir? Kadın tek başına. Kolunda küçük siyah bir çanta ve pet şişede yarılanmış sudan başka bir şey yok. Düşünceli mi?..
“Otobüs her durakta yolcu alıyor. İnen az. Pardösülü eşarplı kadınların gözlerine, kaşlarına, dudaklarına bakıyor; kımıltısız ve boyasız. Onun yaşlarındalar. Gençler geziyor olmalı. Üsküdar, Dudullu, Ümraniye, Çamlıca…Otobüs, Kadıköy Sarıgazi seferini, kırk beş dakikada tamamlayacak. Onun yolculuğu, bindiği duraktan yirmi beş dakikalık uzaklıktaki yerleşim yerinde… Günyamaç…”
Bir yanıt bırakın