KİTAPLI KEDİLİ GÜNLÜKLER – 14 Aralık 2023 / Perşembe
Ayla sabaha karşı beni eve bıraktı. Çok içmiştim, ayakta duramıyordum. Kahve yapmak için mutfağa geçti. Bizimkiler şaşkınlıkla uzaktan bana bakıyordu. Ne yapacaklarını şaşırmışlardı. Gülüyor, eğleniyordum. Gel, diyordum ama ne geliyorlar ne de gidiyorlardı. Dışarıda konuşmamıştım; her sözü eve bırakmışım gibi, sürekli konuşuyordum. Bilgisayardan klasik müzik açtım. Bu arada maillere baktım. Editörümden mesaj vardı. Bana birkaç soru soruyordu. Hemen yanıt vermek istedim. Ayla elinde fincanlarla salona geldi. Ne yaptığımı sordu. “Mail gelmiş editörümden, yanıt yazacağım.” “Şimdi yazma, yarın ayık kafayla yazarsın.” “Benim kafam gayet ayık. Her şeyi çok net görebiliyorum. Yarına bırakırsam hepsi uçup gider.” Ayla beni koltuğa aldı. Mail kutusunu kapattı. Şimdi keyif yapmalıymışım, yazıları düşünmemeliymişim. Müziği dinle, diyor. “Seninkiler şaşkın,” dedi ve güldü. Onları yanına çağırdı. Eme gitti ama Karadut gitmedi. Başını okşattı, biraz kaldı gitti. Ayla çok kalmadı. Onu kapıdan uğurladım. Bilgisayarı kapattım ve yattım.
Uyandığımda öğle olmuştu. Başım ağrıyordu. Bir iki lokma yedim ve ağrı kesici aldım. Bilgisayarı açtım. Maillere baktım. Editörümün mailini tekrar okudum. Yanıt olarak ne yazacağımı bilemedim. Gece aklımdayken yazsaydım keşke. Hep Ayla yüzünden. Akşama yazarım dedim ama akşam da yazamadım. Dışarı çıkmış ve eve yorgun dönmüştüm.
Bugün editörümü telefonla aradım. Açmadı. Meşgule attı. Ardından mesaj geldi: “Sizi uygun olduğumda arayacağım.” Maili açıp yeniden okudum. Telefonda görüşürken bu yazıya bakacak, soruları yanıtlayacaktım.
“Merhaba,
Dosyanızı okudum. Bazı bölümlerde açıklamalar oldukça çok ve tekrarlar da göze batıyor. Bunların gözünüzden kaçtığını düşünüyorum. Bölüm sonlarında her akşam Melek eve giden yokuşu sokak köpeğiyle birlikte çıkıyor. Bazı bölümlerden bunu çıkarmayı düşünür müsünüz? Melek ve Cesi arasındaki ilişki daha içten olabilir mi? Öykünün sonunu mutlu sonla bitirip Cesi, Melek’e aşık mı desek acaba? Aslında aşk kelimesinin kullanılmamasını öneririm. Çünkü kitabın okullarda okutulmasına engel olabilir bu kelime. Böyle düşünürsek kitabın adını da değiştirmemiz gerekir diye düşünüyorum. Ne dersiniz? Galata Kulesi, Kız Kulesine Aşık yerine Galata Kulesi ile Kız Kulesi mi olsa? Bir de macera eksik. Günlük sıradan olaylar anlatılıyor. Hiç hareket yok. Melek’in günleri sıkıcı mı geçiyor acaba? Balıkçı Yüksel amca da hareket katabilir bence. Belki de zabıta memurlarına iş düşecek; kötü mü davransalar vs. Kendinize de burada yer vermişsiniz. Nedenini merak ettim. Okurda ne tür bir etki yaratmak istediniz?
Yanıtınızı bekleyeceğim.
Selamlar.
Nüket Birgüz”
Telefon açmadı. Sadece bir mesaj daha geldi. “Merhaba. Özür dilerim, toplantı uzadı. Mail atmıştım size, maille yanıtınızı bekliyorum. Teşekkürler.”
Yanıt yazdım “Teşekkür ederim, akşam yazacağım.”
Bu maile yazacak yanıt bulamıyorum. Yedi ay önce gönderdiğim dosya için ne yazabilirim ki? Konuşmak kolay ama yazmak kolay değil.
Bugünkü atölye ertelendi. Oysa çok beklemiştim ve Celile’yi konuşacaktık. Celile’den çok iki erkeğin Celile’ye bakışını, sevişini tanıdım. İki erkek tanıdım, birbirlerine benzemeyen. Günümüzde kadınlar değiştiğine göre sanırım erkekler de değişmiştir. Bunu atölyede sormayı çok istemiştim. Fakat haftaya başka bir atölye ile çakışıyor. Sanırım haftaya buna katılamayacağım; peki sorularım ne olacak?
Bir kitap aldım elime. Kitap ne kadar çok okusam da benimle sohbet etmedi. Romanı dinlemek güzel. Bu gece yazı yazamayacağım, diyordum. Ama mail yazdım.
“Merhaba Nükhet Hanım,
Öykümde sıradan günlük hayatı anlatmak istedim. Büyük anlatı yok metinlerimde. Sıradanlığın sıkıcılığını farklı pencerelerden bakarak aşmaya çalışıyorum. Sıradan görünenlerin ardında yatan mucize pencereleri açmak bugünkü yazarın işi olmalı; en azından benim… Cesi, Melek’e âşık değil bence; seviyor ama âşık değil. Melek de öyle. Arkadaşlıkları, bağlılıkları öyle güçlü ki, bu onlara bir pencere açmak bana göre. Bundan sonra âşık olabilirler de olmayabilirler de. Devamı okuruna kalmış. Günlük hayatın içinde yaşadığımız duygular sürekli değişiyor. Duygularımız da davranışlarımızı şekillendiriyor. Melek ve Cesi kadar benim de yazarken ve okur da okurken onların yaşadığı duyguları deneyimliyoruz. Sona gelince deneyimlenen duygu, çocukların arkadaş olarak kaldıklarını ya da birbirlerine âşık olduklarını belirleyecektir.
Yarın sizinle telefonda görüşebilirsek çok sevinirim. Fikriniz önemli benim için. Bazı yerleri yeniden gözden geçireceğim. Aşk kelimesi kitabın adında kalmasından yanayım. Sonda bunu belirtmemeyi ben de uygun buluyorum; açıkladığım gibi, ayrıca sizin yazdığınız gibi yani okullara girebilmek için. Kitabın adındaki âşk zaten iki kulenin birlikte anılması sırasında herkes biliyor ve kullanıyor.
Büyük anlatılar yıllar öncesinde yazılmış. Bugün bu kitaplar klasikler içinde yer alıyor. Aynı anlatıları dönüp dolanıp bir iki değiştirip yeniden yazmak istemiyorum. Yerli yazarlardan çok güzel kitaplar var. Umudum onların yeni baskılarının yapılması. Çocuk kitaplarını yetişkinler de okuyor. Aynı şeyleri sunarak bu okurlarımızın gözünden düşmemeliyiz. Bizi çocuklara önerecek olan da yetişkinler olduğunu düşünüyorum. Bugünü anlatan küçük anlatılar. Geçmişle bugünü ayıran çizgiyi belirleme… Bunu bu dosyamda gösterememiş olabilirim. Umarım bir sonrakinde yapabilirim.
Dosyada Galata Kulesi ile Kız Kulesinin tarihi de anlatılmakta. Bu tarihi bölge, burada yaşayan çocukların yaşamlarına dokunuşlarını anlatabildiysem ne mutlu bana.
Teşekkür ederim.
Selamlar.”
Maili gönderdim. Yarın da telefonda görüşürüz. Diğer dosyalarımın durumu hakkında geri dönüşler almadım. Bakalım ne kadar sürede değerlendirmeye alınacaklar. Benimle sohbet etmek yerine, Burke ile konuşan Misafir’e kulak misafiri oldum.
Karadut bana onu balığıyla nasıl oynatmam gerektiğini öğretti. Oynamak isteyince koltuğa çıkıyor. Eme sanırım onu kıskanıyor.
Kısacık maili yazmam bir saatimi aldım. Sürekli yazıp yazıp sildim. Bugün de böylece bitti.
Bir yanıt bırakın