KİTAPLI KEDİLİ GÜNLÜKLER – 11 Aralık 2023 / Pazartesi
Ayla aradığında romanı yeni bitirmiştim. Mutfaktaydım. Kendime kahve hazırlıyordum. Sesimi kontrol etmeye çalışıyordum. Az konuşuyordum. Zaten konuşmama fırsat vermemişti. Dün gece apartmana girerken merdivenlerde bir telefon bulmuş. Almış. Tuş kilidi yokmuş. Son aranan numarayı aramış. Ağlayan bir kadın çıkmış. Kadın kim olduğunu sormuş, açıklamış durumu. “Apartmanda oturan birisine aittir diye aldım, sizi arıyorum,” demiş. Güzel bir hikâye değildi yani inandırıcılıktan uzak. Kadın gelemeyeceğini söylemiş ve adamın nerede olduğunu sormuş. Hikâyesini tekrarlamış. “Karakola bırakayım yarın alırsınız,” demiş. Eve çıkmış ve ev arkadaşıyla birlikte karakola gitmek için evden çıkmışlar. Telefon çalmış. Açmış. Babası olduğunu söylemiş adam. Karakolun adresini almış. Yolda giderken arkadaşı cüzdan bulmuş. Bak ne buldum, diyerek göstermiş. Bunu da karakola bırakırız. “Sence bize inanırlar mı? At gitsin!” Arkadaşı cüzdanı fırlatmış. “Şimdi parmak izin kaldı cüzdanda.” Burnumu çektim. İlginç bir olaydı. Dikkatimi tamamen ona vermiş dinliyordum. Karakola gitmişler ve olayı anlatmışlar. Cüzdanı da söylemişler. “Şimdi nerede?” diye sormuş polis memuru. “Attık. Bize inanmayacağınızdan korktuğum için attık. Almadık.” Sonra adam telefonla kadını aramış. Kadın inanmamış tabi ki adamın polis olduğuna. Görüntülü konuşmak istemiş. Görüşme gerçekleşirken memur bizimkileri de ekranda göstermiş “Bu iki bayan bulmuş.” “Sen ne yaptın bugün?” diye sorunca burnumu tekrar çekmek zorunda kaldım. Sesim titredi “Romanı bitirdim ama çok etkiledi,” dedim. “Yoksa ağladın mı?” Göz pınarlarımda bir damla oldu. “Ve hâlâ ağlıyorsun.” Başımı salladım. “Ne okudun?” “Söyleyemem,” dedim. “Konusu ne?” “Aşk,” dedim birkaç sızlanmadan sonra. “Kurgular için ağlamak ha… Ne saçma.” “Saçma evet, düşünsene; kadın, adam konuşunca aşık olunamayacak bir adama aşık olduğunu öğreniyor. Üstelik evliliğini bitirip ona gitmişken, metres hayatı…” “Bunlar geçmişte kalmış olmalı.” “Evet, çok eski. Kadının evden çıkmadığı çalışmadığı yıllarda. Ev içindeki sessizlikleri ve sessizlik yüzünden…” “Geç bunları. Benim aşk hikâyemi dinle.” “…” “Bara gelsene yarın akşam.” “İyi değilim.” “Başka roman okumaya başlarsan yarına kadının çektiği aşk acısını unutursun. Nasıl olsa senin hikâyen değil. Valla sen benim hikâyelerimde bu kadar duygusallaşmıyorsun.” “Bilmem.” “…” “Başkalarını anlamak sanki yaşamak deneyimlemek gibi bir şey.” “Roman yazmalıydın. Geç kaldın. Unut gitsin.” “Bence de roman beni aşar.” “Yarın gelecek misin? Canlı müzik var.” “Olur.” “Bak şimdiden unuttun. Ne güzel. Seni seviyorum. İyi performans doğrusu.” Güldüm. “Yeni roman masanın üzerinde bekliyor. Kulübün kitabı. Umarım yetiştiririm.” “Bir gece okumasan da olur.” “Evet.” “Yarın bardan birlikte çıkarız.” “İlaçlarımı erken alayım. İçkiyle almamam gerekiyor.” “Öğleden sonra…” “Karnımı da doyurup geleyim.” “Neden?” “Ekonomik nedenler işte.” “Yarın bendensin.” Ona bir şey açıklamak zorundayım. “Ayla günlüklerimde seni de yazıyorum ama kafede çalıştığını yazmıştım.” “Eee.” “Şey barmaid olduğunu yazabilir miyim?” Güldü. “Bu evet anlamına mı geliyor?” “Evet. İstediğini yaz.” Öyle yapacağım zaten. “Bu arada yeni bir aşk romanı okumaya başlayacağım.” “İyi.” “Evet iyi. Bu da eski aşklardan… Ama bu çeviri.” “İyi.” “Okumak ister misin?” “Belki sonra. Şu anda okuduğum kitaplar var.” “Neler okuyorsun?” “Duygusal olmayan kitaplar.” “Öyle kitaplar var mı?” “…” “Sustun.” “Roman… Var diyemem elbette ama beni etkilemiyor.” “…” “Pazar günü beni aradın mı?” “Evet. Sen aradın, aradığında uyuyordum. Kalkınca seni aramıştım.” “Hıım. Geçen hafta yoğun geçti. Şimdi kapatmam gerekiyor.” “Tamam.”
Karadut ile Eme benden kaçmıyor artık. Ben koltuktayken, yanıma gelip oturuyorlar. Onları anlıyorum diyemeyeceğim. Kimseyi anladığım yok. Kimsenin zihnini okuyamıyorum. Ama bazen okumaya çalışıyorum, Ayla’ya anlatıyorum; onu çok güldürüyorum. Eme kalktı yerinden ve mama kabına doğru ilerledi. Başını çevirip bana baktı, sonra mama kabına… Karadut bir sıçrayışta koltuktan atladı, onun yanına gitti. Bunu da bir zahmet anlayayım artık.
Akşam üzerine mesajlar geliyor telefonuma. Gruplardan habire mesajlar geliyor. Yanıt vermiyorum hiçbirisine. Bir ara altmış bir mesaj oluyor. Okuyorum o kadar. Sonra bir gruptaki dostlar buluşma ayarlamaya çalışıyorlar. “Benim için uygun,” yazıyorum.
Baklava almıştım. İyi yedim. Şekerim tavan yapmış olabilir. Arkadaşın öyküsünü okuyacağım. Sahi neden her kitap her öykü beni etkilemiyor. Haksızlığı sindiremiyorum. Birbirlerinin zihinlerine öyle çok giriyorlar ki; konuşmalarını kendi kendilerine yapıyorlar. Yüksek sesle konuşsan; anlaşılmadıktan sonra ne anlamı var, değil mi?
Kendimi düşündüm. Bir yelpaze gibi açıldı zihindeki düşünceler. Kendime kızdım. Hangi biri benim ki, dedim. Hiçbirini beğenmedim. Sustu iç sesim.
Bir yanıt bırakın