GÜNLÜKLER – 19 Aralık 2020
Kırk beş gündür yazmıyorum. Hatta okuyamıyorum da. Tatlı tatlı uyuşukluk içinde yatıyorum ya da oturuyorum. Neredeyse her gün “yarın yazarım” diyorum. Yarınlar hiç gelmiyor çünkü…
Kalp ameliyatlarından sonra insanlar değişirmiş. Ben değişmem demiştim. Geçmişle her zaman yüz yüze kaldım yazdığım için. Geçmişten farklı bir şeyler bulup çıkaracağım bir şey kalmadı. Bu durumda değişim olanaksızdır.
Ne büyük yalan! Kandırmaca.
Yazmaya direnç göstermek değişimin adımları değil de ne? Ne yazayım? Yazacağım bir şey kalmadı demek de öyle. Bir şeyler değişiyor ama ne? Yine zamanı beklemekten başka yol yok.
Ameliyat olduğumu kimseye söylemedim. Her şey yolunda gitti. Kırk beş günde toparladım ama iyileşmek için üç ile altı ay geçmesi gerekiyor. Son on gün kitapları toparladım ve okuma sırasına koydum. Yayınevimi aradım.
Benden istedikleri öykü üzerinde henüz çalışamadım. Ameliyat olmam engel oldu. Şimdi ağrılarımla birlikte yaşamayı öğrenmeye çalışacağım. Çalışmaya kısa zamanda başlamayı düşünüyorum.
Benden istenen öyküyü yazmayı gerçekten istiyorum. Çünkü yazacağım bir hikaye kalmadı. Elbette ilginç öyküler var ama artık anlata anlata, tekrar ede ede ilginç olmaktan çıktı. Yazmanın büyüsü kalmadı. Bu nedenle istenen öykü üzerinde çalışacağım. Benzer çocuk kitaplarını gönderdi yayınevi. Okumak için başucuma koydum ama henüz ilk kitabın yirminci sayfasına gelebildim. Hep yarın okurum diyorum. Ama geceleri yazacağım öyküyü düşünüyorum. Kurgu hazır. Karakterler belli olmak üzere. Herkes yerini alsın diyeceğim ve öyle de olacak. Ne zaman? Zamanı gelince elbette. Zaman ne zaman gelecek? Kırmızı salıda.
Değişim, yazmaktan uzaklaşmak olabilir mi? İyileşmek için kendime zaman tanımıyorum. Zaten yazabilmem için okumam gerekiyor. Henüz okumaya da başlamadım. Bu yazı da ilk yazım. Düşünüyorum ne yazayım diye ama aklıma bir şey gelmiyor. Gerçek şu ki, düşünemiyorum. Yere düştükten sonra kalkarsın, üzerini silkelersin, sersemleşirsin, toparlanmaya çalışırsın. Yoluna devam edersin ama ilk başlarda düşmenin etkisi, üzerinde hissedilir şiddettedir ama sen oralı olmamaya çalışırsın. Aksaya aksaya yoluna devam edersin. İşte ben de ilk aylarda, kendime aksama hakkı tanıyorum. Aksamak bana hastalıklarımı da anımsatıyor. Kalp damarları yenilenmiş biriyim hem de bipolarım. Bipolar üzerine yaşadıklarımı unuttum. İşin kötü tarafı kırk beş günü de unuttum. Bypass ameliyatı sonrası yaşanan sıkıntılar nelerdir? Bu sıkıntıları büyütmeme gerek kalmadı, uyudum dinlendim. Zihnimin sessizliğini sevdim. Çok güzeldi.
Bipolar olmak bana çok şey kaybettirdi. Hasta olduğum anlaşılacak korkusuyla kendimi sürekli kontrol altında tutmaya çalışmak yorucuydu ve sürekli kendimden hoşnutsuzdum. İşin kötü tarafı nasıl davranırsam normal bir insan olduğumu gösteririm diye düşünüyordum. Normal insan olmak. Bu arada karşımdaki insanın normalliğini hiç sorgulamıyordum. Çok kötü bir şeydi. Unutamayacağım kadar kötü anlar yaşamama neden oldu. Benden mi kaynaklanıyordu diye düşünmüştüm ama aynı hastalığı bulunan insanlarla karşılaşınca benden farklı olmadıklarını gördüm. Temmuz ayıydı. Hastaneye gittim reçete yazdırmam gerekiyordu bir de ilaç raporu yazdırmak istiyorum. Cuma günü gittim. Danışmadaki kadından iyi bir fırça yedim. O kadar rahat bağırmıştı ki hani hiç düşünmemişti bağırmasam mı acaba diye. Direk bağırdı. Pazartesi sabah erkenden gittim. Sıradaki hastaları görünce kendimle karşılaştım. Üç kişi annesi abisi gibi yakınıyla gelmişti. Üç kişi birbirinden farksızdı. Doktor yanına sadece hastayı alıyorlar, korona nedeniyle. Dışarıda bekleyen abinin telefonu çaldı. Arayan kardeşi. Doktorla görüşen abi oldu. Kardeşinin kullandığı ilaçları söyledi, genel durumu hakkında konuştu. Bir diğer hasta delikanlıydı ve annesiyle gelmişti. O da annesinin sözlerini dinliyordu, doktora neler söylemesi gerekiyor annesinden dinliyordu. Güzel bulduğum çıtı pıtı bir kadın vardı, yalnızdı. Normal görünüyordu. Acaba ben de artık normal görünüyor muydum? Hayır elbette.
Doktorun karşısına oturdum. İlaç raporu istiyorum. Genç kadın doktor aslında vermeyeceğini, önceki raporları başka hastaneden aldığımı söylüyor. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Ağzımdan çıkan sözler onun rapor yazmasından vazgeçmesine neden olabilir. Oysa başka hastanede dediği başka ilden alınmış. Önceki yıllarda da hep bu hastaneden alındığı ortada. Evet iyileşmemişim. Normal olmaya çalışıyorum ve normal bir insan karşı çıkacak ve konuşacakken ben susuyorum. Konuşursam hasta olduğum söylenecek ve danışmadaki kadının yaptığı gibi bana bağıracak. Susuyorum çünkü hastalığımı kabul ediyorum. Susuyorum. İlaç raporumu yazdırıyorum ve dışarı çıkıyorum. Oradan uzaklaşmak unutmamı sağlayacak. Hızla uzaklaşıyorum. İlaçlarımı kullandığım sürece her şey yolunda.
Ameliyat öncesi, bipolar için ilaç kullanmam kalp hastalığım için kullanacağım ilaçlara engel olur mu diye soruyorum. Psikiyatrist geliyor. Bana sorular soruyor. Hiç çalışmadığım hatta yıllardır hiç çalışılmayan yerden sorular soruyor. Ne zaman başladı? Şimdi nasılım? Kaç yıldır iyiyim? Sahi kaç yıl oldu? Temmuz ayında hastanede yaşadıklarımı unutup iyi olduğum söylenebilir elbette.
Hatırlamanın bile tadı kalmadı.
Bir yanıt bırakın