GÜNLÜKLER -14-
Bütün gün okudum. Yazmayacaktım. Yazacak ne vardı ki her şey söylenmişken? Ama söz vermiştim kendime. Sıradan denilen günlerin bir gün gün ışığında parlayacağına inandım. İnanmaya da devam edeceğim. Bir gün herkes kendi hikayesini yazacak. O an gün ışığı daha bir parlak görünecek. Anlık bir durum, bir aydınlanma.
*
Zaman değişti, ben içinde kendi oyunumu oynarken. Oyuna gelmişim, gel de şimdi anlat anlatabilirsen.
*
Ne hayatlar yaşandı onca bakışların altında. Birçoğu fotoğraf karelerinde yer aldı, seyirlik gibi önümüzde. Yaşadığımız nedir ki canım, yaşam mücadelesi daha iyi yaşamak adına. Herkes ekmek derdinde. Nasıl olmasın ki? Zaman bulsa düşünür, günler ışır. Zaman bulsa öğrenir. Bildiği ama kendinden bile gizlediklerini hatta bilmediklerini. Okuyandan korkulur, ne demişti adam “İki tekerlekli, üstüne binecek bir araç bulamadık henüz.” Bulsa evlendirecekmiş oğlunu. Okuyan bir genç kız, bu adamın ciğerini okur, okur oyunu; bir okusa, okuyabilse.
Nereden nereye geldim.
*
Bulunduğumuz coğrafya bireylere sonsuz acılar yükledi yüz yıllar boyu. Bugünü anlamak için geçmişi anlamak gerek diyoruz ama bunun da bir sonu olmalı, ölüme dek taşınmamalı, yeni kuşaklara bırakılmamalı.
Oyuna geldim bir kere. Oyun bozuldu, çanak çömlek patladı. Çözmek mi gerek oyunu yoksa nakavt etmek mi gerek okuyucuyu? Bilemedim.
Çizgi film olan 402 Sınıfı’nı bir de ben hayal edebilsem. Eğitici olarak benim ideal sınıfım ve ben. Her şeye yeni baştan çocuklarla birlikte öğrenmek. Onlardan çok şey öğrendim. Bir de çocuk kitaplarından. Şaşırtıcı bir iletişimiz vardı, bunu nasıl yaptığımı hiç anlayamadım. Bu sanırım çocukların becerilerinden kaynaklanıyordu. Ben sadece oyunlarında ikinci oyuncuydum.
*
Bugün artık herkes birbirine dünden daha muhtaç. İçtenliğe, saflığa… Öğretilen her şeyi unutup yeniden öğrenmek gerek. Çocukluğa özlem de budur, birlikte oynadığımız çocuk oyunlarını özlemek. Unutmak düştüğünü yaralandığını ve yeniden koşmak. Kızmalarına aldırmadan atlamak yasaklanmış duvarlardan. Sınırları aşmak duvarları yıkmak her zaman zorlar bilinci. Bazen fizyolojik acılar verirler ve ölümlerden ölüm beğendirirler.
*
Sanırım bu gece de öykü yazamayacağım.
Bir yanıt bırakın