GÜNLÜKLER – 5 Aralık 2019

GÜNLÜKLER – 5 Aralık 2019

“Ben bir çınarım! Köklerim toprağın içinde, dallarım gökyüzüne uzanıyor ve sevgiyle her şeyi kucaklıyorum…”

Böyle başlayacağını söylemişti. Ben de dinlemiştim. Cümleleri fazla etkili değildi. Ben etkilenmemiştim. Daha iyi cümleler okumuştum ama yazmayı denedim mi?…

Az kalsın, sizin yerinize ben yazayım, diyecektim. Kendimi zor tuttum. Ne söylemek istediğini açıklasın ben de sevginin ışığını cümlelerle yazayım.

“Ayaklarınız toprağa bassın, köklenin, bir ağaç gibi…”

“İşaretler her yerde. Bize işaretler gönderiliyor…”

“Geleceği görmeyi çok istedim ama sonra korktum, bu gerçekleri görmek acı… Sonra iyi ki görmüyorum, dedim.”

“Onu tanıyorum. O benim kızımdı, bundan önceki hayatımda. Bunu ona söylemedim ama o beni tanıdı ve…”

Seans sonrası elbette ben daha çok bildiğimi söyleyerek Beşiktaş’ta yokuştan sahile doğru iniyorduk. Yanımdakiler çok etkilenmişti. Oradaki herkes etkilenmişti. Sonbahardı ve sararmış yapraklar rüzgarın önünde yani benim önümde bana yol gösteriyordu, sahile doğru ilerliyorlardı. Onlara yaprakları gösterdim, işaret sahile doğru…

Bütün yapraklar rüzgarın önünde yokuş aşağıya iner.

Yıllar önce iş yerine gelenlerden birisi sonunda bana da küçük bir ücret karşılığında fotokopilerinden verebileceğini söyledi. Belki ben de onlara… Aldım sanırım bir tanesini ve zincire katılmak ister miyim diye sordu. Okudum.

Neler oluyordu böyle? Karşıma hep çıkacaklar mıydı?

Neyse ki arkadaşlarımın bunlara inançları yoktu. Bu yeni tanıştıklarımla da ilişkim devam etmiyordu.

Bugün okuduğum distopik roman bana bunları anımsattı. İnsanların ruhsal durumlarına bağlı olan bu düşünceler…

“Evinin ikinci katını çıkması için para gerekiyordu.” diye gülüyordu biri bu halime.

Bunlar da bir inanç meselesiydi. Aynı inançtaki insanların bir araya gelmesi ve huzur bulması, dayanışması. Bir boşluktan çıkmak, bir dayanak bulmak ve bunun için inanmak.

*

KUYU, Catherine Chanter, YKY, 1.baskı 2016

Arka kapak yazısını koymak bence yeterli.

“Catherine Chanter, bu ilk ve ödüllü kitabında; Ruth ve Mark çiftinin, şehrin  krizlerinden kurtulup  cennet hayallerini bir çiftlikte yani Kuyu’da yakalama arzularını anlatıyor. Yeni bir başlangıç yapmak için taşındıkları verimli arazi, ülkede yağmur alan tek bölge olunca, hem hayranlık hem de nefret nesnesi haline geliyorlar. Ve hayranlığın da nefretin de bedeli ağır oluyor…”

“Henüz yayımlanmadan ödül kazanan Kuyu’da karanlık bir gelecek kurgusunu suç, aşk, inanç, yıkım ve yeniden doğuş temalarıyla müthiş bir beceriyle harmanlıyor. Kuyu’nun sırrı aydınlanırken, Cahnter, okura her adıma yoğunlaşan bir duygusal deneyim yaşatıyor.”

Okurken ben de bu gerilimi hissettim, hem de kitabın sonuna kadar. Bitmesine yetmiş sayfa kalınca okumaya ara verdim, gerilimli bir roman. Sürükleyici. Sözcük dizimi gerçekten de doğru seçilmiş. Konu olan inanç gerilim yaratıyor.  Yarın bitirecek ve dışarı çıkacak biraz uzaklaşacağım romandan. Şu aralar yalnızca tek kitap okuyorum, onlar da romanlar. Yarın akşam da bir başka romana başlayarak bu gerilimi unutacağımı umuyorum. Belki yarın romanı bitirdikten sonra başka şeyler de düşüneceğim. Şu anda kafamda sorular var. Belki de kendime saklarım. Kimse için seçilmiş bir başka insan yoktur; insanın kendisi kendisine yeter. Her çeşit tercihlerin bedeli vardır ve ödenir.  Başka düşünceler de açıklanması gerekebilir. Hayat bir döngüdür, helezonik şekilde ilerler. Denersin, denersin, denersin… Hey şey  için.

Çevirisi daha iyi olabilir miydi, bilemiyorum. Ama okurken çok fazla takılmadım desem. Sonra ne olacak düşüncesi daha ağır bastı. Neyse ki gerçek değil.

Arka kapaktan:

“Kuraklıkla kavrulan, isyan tehdidi altında bir ülke; meşum bir tarikat; çözülememiş bir cinayet ve giderek artan baskı. Catherine Chanter distopik bir kabusun bütün bileşenlerini bir araya getirip müthiş sürükleyici bir anlatıya imza atmış.”

Ne ekersen onu biçersin. Gerçekler eline geçince ektiklerin de olsa olsa gerçeklerden masallar olur.

Bu arada yaşam koçluğunu da artık internetten gördüğüm kadarıyla astroloji adını verdikleri başka şeyler devralmış durumda. Çok izlenenlere baktım.  Bazı şeylerin seçici algı ile anlatılan hikayelerden bilinebileceğine ya da tahmin yürütüleceğini böylece hikayesinin de başkası tarafından  yazılabileceğine inanıyorum. Herkes aynı şeyleri yaşarken başka bir şey de beklememek gerekir.

 

 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*