Edebiyatımızda Bireyselleşme Serüveni, FATMA ERKMAN AKERSON
Ayrıntı Yayınlarından 2013’te Sanat ve Kuram Dizisi olarak birinci baskısı yapılmış. Değerli bir çalışma. Benim için de çok değerli bir okuma oldu. Benzer bir çalışmayı sanıyorum ki okumadım. Gerçi okuduğum başka kitaplar da oldu ama bu kitap bana yeni bir pencere araladı. Bu pencereyi açmak için başka okumalar da yapmalı aslında.
Otuz roman; on beşi kadın yazarlardan, on beşi de erkek yazarların romanlarından seçilmiş. Kitapta kadın ve erkek kahramanların bireyselleşme serüvenleri inceleniyor. Kadın kahramanlara ve erkek kahramanlara aynı anketlerin yapılması düşünülmüş ama cinsiyet farklığı bazı soruların farklı olmasını gerektirmiş. Çalışmaların her biri üniversite bitirme tezleri.
“Roman anlatılmak için değil, okunmak için yazılır ve okurun tek başına, yani bir birey olarak okuyacağı bir şeydir.”s.15 diyor. Bu cümle üzerine düşünüyorum.
“Bir edebiyat metni, içinden çıktığı kültürü yüzde yüz bir doğrulukla yansıtmaya bilir ama bu kültür hakkında birçok ipucu barındırabilir.”s.22
“Biz genelde, edebiyatın yaşamın bir yansıması olduğunu (mimesis) düşünüyoruz…Yani edebiyat, yalnızca toplumun ya da bireyin tam nasıl olduğunu değil, o toplumun nasıl olmayı istediğini, bireylerinden neler beklediğini de yansıtır.”s.23-24
Kadın kahramanları üzerine çalışma 1899 ile 2008 yılları arasında yayımlanmış romanlardır. Erkek kahramanları üzerine yapılan çalışma 1900 ile 1996 yılları arasında yayımlanmış romanlardır.
Kitabı özetlemem olanaksız. Sonuç bölümünü de alıntılamak yanlış olur düşüncesindeyim. Kitabı bitirdikten sonra, kahramanların nasıl bir dünya içinde var olmalarını istediğimi biraz olsa düşünebilsem. Çünkü yatacağım bir dünya, mutlaka gerçek dünyadan izler taşıyacak, sorunları görecek ve gerek romanda gerekse de gerçek dünyada bu sorunları çözmeye çalışacağım.
Yıllardır adlandıramadığımı gördüm. Yine yıllardır kullanılan metaforlara dayanarak yazdığımı fark ettim. Yine aynı şeyleri yazmak, yeterli mi? Bugünü anlamak için bugüne kadar verilen eserleri ve yapılan incelemeleri, araştırmaları, kuramsal yazıları okumak gerekiyormuş. Dünya hızla değişiyor ve artık izlemek neredeyse olanaksızlaşıyor. Bugünün romanlarını okumak gerekiyor.
Tanıtımları nasıl yazacağımı düşünüyorum. Ben şimdi nasıl yazarım? Sanırım kendime biraz zaman tanımam gerekiyor. Terry Eagleton’u okumalıyım. Başka kitaplar da okumam gerekiyor.
Edebiyat Nasıl Okunur kitabının önsüzünden, tarihe karışması durumundaki çözümleme sanatı için yazdığı bir cümleyi alıntılıyorum. “Elinizdeki kitap edebi biçim ve tekniklerin üzerine eğilerek bu geleneği kurtarma çalışmalarının mütevazi bir parçası olmayı amaçlıyor.”s.9
Bir yanıt bırakın