MEKTUPLAR -1-

MEKTUPLAR -1-

Sevgili Lili,

Bazı konuları unutmamamı ve görüşünce konuşmamızı istemiştin. Not almadığım için unuttum. Çünkü düşünceler yazıya dökülmediği sürece uçup gitmeye mahkum. Duygular ise unutulmayacak olsalar bile değişmek zorunda olacaklardır. Sana aşk mektuplarımdan söz etmiştim. Anımsıyor musun? Her şeyin başı aşk. Çünkü sevgiyi ilk kucaklayan, ilk farkındalığımız aşk ile oluyor bence. Sonra da kadın olarak…

Aşk var mı aşk? Soruyordum. Var, yanıtı veriliyordu. Var ama aşık olacak biri var mı, diye sorulur. Ya da ya sen, aşık oldun mu? Aşk var mı? Ya da var, denir, bir yerlerde var.

Yazı çalışmalarından Aşk üzerine aşk mektubu üzerine bir şiir paylaşmıştım, Pessoa’nun bir şiiri. Hiç aklımda yoktu, aşk mektubu yazmak üzerine. Kadın arkadaşlarımla şiir üzerine konuşurken, aklıma geldi, aşk mektubu yazalım. Olur, denmedi hemen. Zordu. Zorluğunun nedeni tam olarak bilinmiyordu. Sonunda öğrendik. Erkekler yanlış anlayabilir. Hiç aşk mektubu yazmadık, belki bir iki kere. Güldük anımsayınca gençlik aşk mektuplarımızı. Neydi aşk bir kadın için. Koşulsuz teslim olmak, uyanıncaya kadar. Sonra insanca yaşamak, aynı haklara sahip olmak için mücadele etmek ya da teslim olmak koşullara. Kim yaşamış ki kitap kahramanları dışında? Hangi aşk mutlu bitmiş?  Mutlu son olsaydı aşk olur muydu? Sahi ya kadınların aşk üzerine düşünceleri kimin düşünceleriydi? Duygularımız düşüncelerden ne denli güç kazanıyordu? Doğu’nun aşk hikayeleri efsaneleri?..  Batı’daki aşk?.. Biraz daha geçmişe gidelim.

Havva ile Adem. Adem’in ilk aşık olduğu kadın Lilith’te ne oldu? Kavuşup da… Lilith neden gitti? Kim onun mutlu olduğuna değil de mutsuz olduğuna inandırdı bizi? Sahi buna inanıyor muyuz?

Yunan Mitolojisinde ilk kadın olan Pandora ve asla açmaması istenen açtığına inanılan kutu. Sahi bu efsaneleri kim söylemiş? İlk anlatılanın yıllar sonra olduğu gibi kaldığından emin miyiz? Tarihi yazmak kimin elinde? Kim?.. Birçok soru var. Birçok da masalsı anlatısı var bu iki aşık arasında.

Sonra Yunan Mitolojisinde Eros ile Psyche aşkı var.

Sonra da antik Yunan edebiyatın ilk düzyazı anlatılarından olan Dafnis ve Hloi var. Birçok yazarın aşk hikayelerine kaynak olan yazarı bilinmeyen hikaye.

Aşk diye bir şey yokmuş canım. Esen bir rüzgârın sonradan fırtınaya dönmesi ve kadının savruluşunun hikâyesi. Kaç kadının hayatına mal olmuştur, kim bilir.

Ah şu bilinç altına, usumuzun çekmecelerinde saklanan masallar, hikayeler, romanlar… Dirensek de nasıl da çıkar karşımıza hiç beklemediğimiz bir anda. Soyluluktur susmak, anlatmamak, açılmadık mektuplarda saklamak…

İsterdim ki sana, aşkın olmadığını söyleyebilmeyi. Bilmiyorum ki. Bütün kadınların bilmediği gibi. Sevilmektir önemli olman sanırım. Yönelimin aşk olduğuna inanmak. Kim aşık olur, hangi kadın? Uyandığında yarım yüzyıllık uykusundan, bu arada neler yaşamıştır? Bunu sadece kadınlar bilir. Çekmeceleri açmayan, yaşamayan. Baskılarla yaşayan, ekonomik özgürlüğe henüz kavuşamamış kadınlara özgüdür.

Belki de en yüce duygu sevgidir. Karşılıklı ve koşulsuz olan. Kendisi için istediğini  karşısındaki için de isteyendir.

Kaç kadın anlatmıştır ve aramızda konuştukça paylaşmış çoğaltmışızdır hikayeleri.  Bilirsin işte. Susan susan. Susmasının  korunmak için değil, kendi sesini duyması için olan. Bu devirde deniyor ki Ortaçağı yaşıyoruz; televizyon, araba, konforlu ev hayatında, dahası iş hayatının içinde olan kadınlar.

Bir de düşündüğüm başka bir şey var. Boş versem mi?

Sen benim söylediklerime bakma, yaptıklarıma bak. Aşık ol. Ama erkenden uyan. Kendi aşkını yaz bana. Unutma yaz, bak yaz da geliyor. Yaz, yaz. Yaz yazmak için iyi mevsim. Çünkü yaz aşkları kısa ömürlüdür. Erken unut canım. Kim demiş zamana bırak unutmak için. Canım unutlmayan aşklar değil, sanırım öyle. Yapılan davranışlar, terk edişler sessizce uzaklaşmalar… Haksızlık yapılan. Boş ver şimdi bunları sana yemek tarifi yazayım. Aşk yenilir içilmez, mideden geçmez. Ama yemek yapmayan ne anlar?

Aşk mektubu yazmak kadar aşık olmak da komiktir. Gülmek için zamanı beklememek gerekir mi?

Yine de dedim ya, söylediklerime sen bakma.

Sevgiler.

 

2 yorum

  1. Aşk var ben gördüm ve hissettim. Sen de biliyorsun olduğunu sen de hissettin. Kaybolmuyor ,bir yere gitmiyor hep bizimle birlikte bizi takip ediyor. Ya güçlü bir tutkuya dönüşerek sevgi oluyor yada nefret ama ölmüyor. Toprağa düşen düşen bütün tohumlar toprağın nemi ile orantılı filiz verir. Yeterli ısı ve yağmuru bulurlarsa büyür gelişir bulamazlarsa boynu bükük ve cılız kalır. Hep beklerler ölmemek için direnirler.Hasan Hüseyin’in güzel bir şiiri var sen de bilirsi”Aramakmış oysa sevmek , özlemekmiş oysa sevmek bulup bulup yitirmekmiş düşsel bir oyuncağı, yalanmış hepsi yalan , yalanmış hepsi yalan sevmek diye bir şey varmış sevmek diye bir şey yokmuş” daha devam ediyor. Sevgiyi ve aşkı küçük yüreklere en güzel sözcükleri en uygun yerlere koyarak saf temiz yüreklere bir oyayı işler gibi işleyeceksiniz. Yok öyle umutsuzluğa ve karamsarlığa kapılıp gitmek. Yaşamak bir görevdir yangın yerinde, yaşamak insan kalarak. Sevgi çoğalarak her türlü kötülüğü yener yenecektir. Sevgiyle kal

    • Gerçekler bizim hissettiğimizdir. Araştırılmış gerçeklerle birlikte değerlendirme yapmak ve bir adım daha ileri atılmak zorundayız. Hayatta kalmak insanca yaşamaktır bu. Kendi duygularımız yaşamlarımızla karşımıza diktikleri duvarları yıkmaktır.

      Teşekkürler Ömer.

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*