ÖYKÜ -2-

 

ÖYKÜ -2-

ŞAPKALI ADAM

Şapkalı bir adamın karanlık sokaklarda ne aradığını az mı düşündüm? Bir şiirde buldum onu. Sonra da bilmediğim hatta onun da bilmediği sokaklarda yürüttüm. Öyküsünün sonlarına doğru yağmur yağmaya başladı. Eve dönmek istedi.

Öyküsünü böyle yazmamıştım. Öykü bile denemezdi yazdıklarım. Bir dergide öykü nasıl yazılmaz diye örnek olarak yayınladı, yazının altında da ismin yer aldı. Derginin ilk sayısının çıkışından haberi olan bendim. Çiçeği ucunda kalemim. Yazmam istendi, yazmadım. Dergilere yazmak kolay mı? Yazmak kolay mı? Okuru olarak kalmam gerek. Utanmam bu nedenleydi, ya okurlarsa. Okusalar da bir şey söylemediler.

Şapkalı adam. Hiç tanımadım. Giydiği elbise hakkında bir ip ucu yoktu. Fakat şiire gireceği için siyah takımını giymiş olmalıydı. İçine de beyaz gömlek. Şapkası da şapka hani. Siyah. Hava soğuk yağmurlu çünkü okuduğum mevsim bu. Akşam apartmandan çıktığımda kesin yağmura yakalanacağım. Şemsiyem var. Ayağımda çizmelerim. Kırık sökük kaldırım taşlarına bastıkça bacakların  çamur olacak. Olsun. Eve gidince çizmelerimi silerim. Şapkalı adamla karşılaşabilir miyim? Daha neler? Kurguladığım öyküde giydiği kıyafet dışarıda bir adamın, yaya bir adamın üzerinde görmek olanaksız.

Dışarı çıktığımda hava kararmış, yağmur başlamıştı. Hani ahmak ıslatan denilen türden. Şemsiyemi açmadım. Islanmak istiyorum. Üşümek istiyorum. Evime girince bir oh çekeyim, mutlu olayım. Sıcak. Kuru giysiler. Bir müzik. Sıcak çay. Sigara.

Şiiri ezberlemeye çalıştım. Öyküsünü yeniden yazmak için. Onu sokaklara atan ne olabilir, düşünmek gerek. Takım elbiseli, şapkalı. Kaybolmak için çıkmıştır ama bunu bile becerememiştir. Kaybedenler Kulübü’ne üye olmalı. Aşık olduğu kadınlardan ayrılmış, sevdiği kadınlar onu aşık olmadığı için terk etmiş, evlenmiş ama boşanmış bir adam.

Saat ilerlemişti. Okurken zaman hızlı geçiyor artık. Kalktım. Saçımı topuz yaptım. Güzel bir elbise giydim. Üzerine de ceket. Yağmura rağmen topuklu ayakkabılar. Evden çıktım. Bu saatlerde yalnız dışarı çıkmam. Bu gece kaybolmak istiyorum kentin sokaklarında. Apartman kapısını açtım. Soğuk hava yüzüme çarptı. Yağmur yağıyordu. Dışarı çıktım. Şemsiyemi açtım. Yağmur bardaktan boşalırcasına yağıyor. Rüzgâr damlaları savuruyor. Şemsiye ters döndü. Sırılsıklam kaldım. Sokak lambasının altına kadar yürüdüm. Benden başka kimse yoktu. Apartman dairelerinin ışıkları sönmüştü. Karanlık pencereler. Bir otomobil geçti, üzerim çamur içinde kaldı. Ayaklarım ıslak.

Eve döndüm.

Ben ki gündüz saatlerinde sokaklarda kayboluyorum, geceye ne gerek var.

 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*