KARA KİTAP / Suat Derviş, İthaki Yayınları FOSFORLU CEVRİYE / Suat Derviş, İthaki Yayınları

 

22 Kasın 2018

KARA KİTAP / Suat Derviş, İthaki Yayınları

FOSFORLU CEVRİYE / Suat Derviş, İthaki Yayınları

‘Kara Kitap’ta yer alan dört romanın, aşk üzerine kurgusu beni düşündürdü. İlk üç romanda kadın karakterlerin aşklarının hayatlarını nasıl etkilediğini anlamaya çalıştım. Kadınların geçmişlerinden aldıkları miras annelerinden değildi ki bu beni etkiledi, kız çocuğu ve genç kızlık dönemleri anlatılmıyor, romanlar ağırlıklı olarak aşık oldukları zamanları anlatıyordu. Kadın karakterlerin sayıları da azdı, son roman ‘Fatma’nın Günahı’nı düşünmezsek. Çünkü bu romanda iki kadın yer almakta; dedesiyle yaşayan bir kadın ve çocuk yaşlarda bu eve gelen bir kız çocuğu. İki kızın ailesinin olmaması, aile geçmişinin anlatılması gereksinimi, kardeşlik durumları aktarılmıyordu. Konu aşktı. Her iki kadın da aşık oluyorlar, bu aşk içinde kendilerini ifade ediyorlardı. Kadının konumu, anlatı zamanında –geçmiş zamanlarda- belirleniyordu. Hayatlarını şekillendirecek olan evlilik hayatlarıydı. Evliklerinde kadınların güzel olması, duygusal olmaları aşkın ömrünü uzattıklarını sanıyorlardı ama uzamadı. Erkekler aşkın geçici olduğunun farkındaydı ve aşk erkekleriydi. Bir başka kadına aşık olmaları normaldi. Geçmiş aşklarını unutamamaları da normaldi. Kadınlarda aradıkları neydi, buna dikkat etmemişim. Sanırım yüzyıllar boyunca kadının nesne durumda olması bunu açıklayacaktır. Bu romanlar aynı dönem ve o dönemden önce yazılmış başka romanlarla da ilişki kurmuş olmalıydı. Toplumun kadına  bakışını düşünürsem aşkın kadını değiştirdiğini ve toplum değerlerine ters düştüklerini düşündüm. Kitapta yer alan son romanda kadının güzel olması, onun sanatta yer almasını sağlamış. Model olarak sanatçının karşısına çıktığında kadın güzel miydi? Olmaması gerekirdi, yani aşık olmadan önce ve aşkın bitiminde güzellikleri kalmamıştı. Neden model olarak seçilmişti Fatma? Sanat için mi? Seyredilecek, sunulacak kadın olduğu için mi, düşünmeden edemedim.

*

‘Fosforlu Cevriye’ adlı romanda da kadının hayatı bir dönemde başlıyor, sonradan çocukluk yıllarını anlatıyordu. Anlattıkları saf çocukça olduğunu düşünmek istediği yıllarını. İsmini öğrenmeyi çok istediği erkek karakterin de hayatı tanıştıkları dönemle başlıyor ve geçmişi kadar şimdiki işi konumu da anlatılmıyordu. Bildiğimiz yalnızca idama mahkum olan bir kaçak olduğu. Bunun nedenini de bilmiyoruz. Her gece dışarı çıkıp ne yaptığını da… Cevriye bunu öğrenmek istese de soramıyor. Çünkü aşık oluyor. Cevriye’nin aşkı engel tanımıyor.

Cevriye İstanbul sokaklarında yaşayan bir fahişe. Çevresindeki kadın ve erkekleri, sokakları, sokakların yasalarını anlamaya çalışırken, aslında Cevriye’yi anlamaya çalışıyorum. Cevriye’yi ve diğer insanları. Burada da aşk konu ediliyor. Ve mutlu aşk… Mutlu aşk var mı yok mu? Aşk var mı?

Cevriye yaşadığı hayatı normal karşılıyor. Zaten başka türlü nasıl yaşayabilir, sokaklarda ve başka erkeklerle birlikte? Toplumun dışında kalan tanımadığımızı düşündüğümüz, bizimle ortak yanları olmadığına inanmamız… Gerçekten hiç ortak yanlarımız yok mu? Kadın olsun, erkek olsun romandaki karakterlere çok mu uzak düşüyoruz? Bugün yaşadıklarımızdan çok mu uzak?

Cevriye aşık olduğu erkeğe ulaşabilecek mi? Mutlu olabilecek mi? Merakla okunması için sonu okuyucuya bırakıyorum. Tekrar okumayı isterim ama bir iki yıl sonra. Çünkü değerlendirilmesi gereken birçok önemli noktaları var.

Romanlarda hâlâ aşk var. Her ne kadar geçmiş yıllarda yazılmış olsa da bugüne de ışık oluyor. Cümlelerde değil düşüncelerde ortak yanlarımız var. Yaşadıklarımız her ne kadar farklı olsa da ortak olan duygularımız var.

İki romanda da kadın karakterleri sevdim, anlamaya çalıştım, tanımaya çalıştım. Ama ben de Fosforlu Cevriye gibi isimsiz aşık erkeği merak ettim, tanımak istedim. Belki bir başka romanında aşka kadına değer veren erkeği tanıyabiliriz. Ama onu burada tanımadığımıza göre ve yazarlar da kadınları tanımamıza yardımcı olmadığına göre bunu bizden başka kimse anlatamaz. Belki de mükemmeli arıyoruz ama kendimiz mükemmel değiliz.

*

Yazarın diğer iki kitabı okunmayı bekliyor. Tanıyacağım insanları merakla bekliyorum.

 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*